Bıçak Sanatı - Forum
Atölye Muhabbeti => Metalurji (ısıl işlem, testler, analizler, çeliğin yapısı vs.) => Konuyu başlatan: durukan - 22 Aralık 2009, 22:19:15
-
http://www.bicaksanati.com/forum/index.php?topic=12.0 (http://www.bicaksanati.com/forum/index.php?topic=12.0)'ın devamı....
Bu çelik bıçak çeliği yapma amacı ile üretilmiş zaten jilet lerde ustun kesme özelliği nedeni ile kullanılmakta. toz metalurijisi ile üretilmemesine karşın tanecik yapısı mikronun onda 7 si kadar küçük ve toz metalurijik çelikler ile arasınd 0.2-0.3 mikron var. okudugum kadarı ıle dengeli krbon krom oranları nedeni ile K2 karbidleri denilen iki krom karbidinin yapısal birlikteligi var. K2 nin sertliği 79 HrC olarak olçülmüş. bu gerçekteb sıra dışı bir sertlik. agız daki karbid büyüklükleri 440C nin tam 50 de biri. kolayıkla keskinleştirilmekt. benim anldıgım tam ostenizasyon için 1144 c gibi yüksek bir sıcaklık gerekmekte. ama çok arştırmama ragmen ısıl işlemi ayrıntılı bulamadım. neyse göreceğiz artık.
-
1144 derece konusu http://www.calphad.com/AEB-L.html (http://www.calphad.com/AEB-L.html) burada geçiyor, bu çeliğin geçirdiği yapısal değişimleri erime noktasından itibaren anlatan bir makale. Buradaki bahiste 1144 derece ve sonrasındaki yapıda karbürlerin tamamen çözülmesinden bahsebiliyor, yani tamamen homojen bir yapı (kısmi eriyik denilebilecek nokta), bu nokta tüm çelikler için geçerlidir erimeye doğru ısıtılırken ancak bu östenizasyon noktası demek değil östenizasyonun (yani yapıyı östenitleştirmenin) tamamlandığı nokta demek. Ancak bu bilgi bize bu noktadan sertleştirilen çeliğin yapısında tane boyutu, karbür tipleri ve büyüklükleri konusunda bir bilgi vermiyor.
(http://www.calphad.com/graphs/AEB-L%20Phase%20Diagram%20in%20Celsius.gif)
Bu grafiği tam anlayabilmem mümkün değil ama genel bir fikir edinebiliyorum. Yapıda karbürlerin çözünmesi ile birlikte ortalama serbest karbon düzeyi yükseliyor, dikkat ederseniz 1144 derecede bir "nominal carbon content" (en makul karbon içeriği) denilen nokta %.65 karbon oranı. Ancak bir başka noktaya dikkat çekmeliyim, o da Mass-percent C (yani X aksisinde) 3.80'e denk gelen noktada yüksek karbon oranlı karbürlerin çözünmeye başladığını görüyoruz. Bu nokta tam da 1020 derece civarı. Sorunumuz şu, bu tip çeliklerde oda ısısına doğru hızlı soğutulduğunda (su verildiğinde) östenit yapının tümü martensite dönüşemez, bunu en yüksek oranda krom karbürleri engeller. Bu şu anlama geliyor, soğutmaya devam etmek gerek. Yapıdaki çözünmüş karbonun çok büyük miktarı östenit yapı içinde kaybolmuştur. Bunun yerine elimizde güzel perlit yapımızın sınırlarındaki karbürleri çözmeseydik (1020-1040 derece civarında) östenit bu kadar yüksek oranlara ulaşmayacak ve çok büyük oranda martensite dönüşme şansı yakalayacaktı. Bu kadar az kalıntı östenit miktarı sıvı azot uygulamasına gerek kalmadan yüksek oranda martensit az miktarda östenit, daha önceki yerini koruyan karbürlerle fabrika çıkışı optimize edilmiş yapıyı saklayacaktı. Eğer 1100 derece civarına çıkarsak mutlaka sıvı azot uygulaması şart olacak, çünkü yapıdaki yüksek oran okuduğum kadarıyla sanırım %20'lere varabilen miktarlarda östenit yapıda kalacak, martensitli yapının dayanıklığını ciddi biçimde negatif etkileyecek. Bunun sonunda ağız dayanımında düşüş ve kırılganlık bıçağımızın pek de işe yaramaz olmasına neden olabilecektir. Tek kurtulma yolu ısıl işlemin devamı niteliğinde (yani soğutma işlemi östenitlemeden başlayıp hızlı şekilde oda sıcaklığına kadar soğutulup) ara vermeden belli bir hızda sıfır altı derecelere kadar düzenli bir soğutma grafiği. Bunun sonunda elde edeceğimiz çelik bir daha düşük ısılarda östenitlenmiş ve sıfır altı işlem uygulanmamış çeilk ile benzer dayanımda olacak ama yapıda çözünmüş ekstra karbondan dolayı sertliği 1 veya 2 HRC fazla olacaktır. Bu da ağız dayanımında %10'lara varan bir iyileşme demek olacaktır.
Sonuçta Durukan, haklısın 1144 yapının ulaşabileceği en optimum karbon seviyesini sağlıyor, ancak bunun pratikte gerçekleştirilebilir bir nokta olup olmadığından emin değilim. Grafik tane büyümesi ve karbürlerin yeniden oluşumu konusunda bir bilgi vermiyor bana. Sanırım biraz deneme yapmamız gerekecek, ancak bu denemelerin bir anlamı olabilmesi için sıvı azot ihtiyacımızı çözmemiz gerekiyor.
Durukan, hastane başhekimine sordum, sıvı azotu Bodrum'a sağlayan firma ile görüşebilirim. Ama önce en az bir 10 litrelik Dewar'a ihtiyacım var ve iyi kalitede olanlar ciddi pahalı. Finansal durumum biraz düzeldiğinde kesin sıvı azotumu düzenli almaya başlayacağım. Sonuçta sıvı azot benim kullandığım çeliklerde en üst performans için gerekli bir malzeme. Elimdeki çeliklerle bu sıfır altı işlem imkanımın olmamasından dolayı fabrikaca önerilen en düşük ısılarda (D2 için 1010-1020, RWL34 için 1050, RN15X için ise 1090-1100 dereceler) östenitleme yapıyorum ki kalıntı östeniti en azda tutabileyim. D2 için test yapmıştım. 1050 - 1075 derecelerde yaptığım östenitleme sonunda elde ettiğim sonuçların hiç biri ben ne yaparsam yapayım pirinç çubuk testini geçemediler. Ancak 1020 derecede östenitlenmiş denemelerim pirinç çubuk testini geçmeyi başarabiliyor, o da akabinde 8 saat buzlukta bekletilip ardından 3 kere 2'şer saatliş menevişleme döngüsü sonunda...
-
eline saglık çok güzel bir acıklama olmuş. bahsettiğin diagramın içinden bende çıkamamıstım. acıklaman bende dahil ilgili okuyucuya daha derin bir bakış atma şansı vermiş oldu. sıvı azot gibi derin sogutma gerçekten şu an için biraz Lüks gorünüyor ama yüksek alaşımlı çelikler için gerekecek gibi....
bu konunun diger bir alternatifi var aslında . içi kuru buz dolu bir hazneyi aseton ile doldurarak oldukça düşük derecelere ulaşabiliriz. dereceyi nasıl ölçeceğiz şu an için emin değilim. bulundugum şehir itibarı ile kuru buza ulaşamadım . isterseniz bunu başka bir başlık altına alalım. yukarıdaki detaylı bilgileri de metaluriji konusu altına kaydırmakta yarar var bence....
-
Forum testi dahilinde konuyu bölüp taşıdım ;D. Bu forum yöneticiliği güzel bişeymiş yaw >:D
Metalurji içinde devam edelim o zaman. Kuru buzun bir sorunu taze tedarik etmek gerek. Kullanacağın kurubuz en fazla birkaç saat önce üretilmiş olmalı ki -70 civarında olsun, yoksa zamanla -50 civarına çıkıyor ısısı, bu da pek işimize yaramıyor. Büyük şehirdekiler bu konuda bizden daha şanslı, burada taze kuru buz üreten bir tesis yok maalesef...
Sıvı azottaysa aslında bir ilk yatırım var, sonrası çok ucuz. 10 litrelik sıvı azot dewar içinde ve küçük atölye buzdolabında saklandığı sürece aylarca -170 -180 civarında ısısını muhafaza ediyor. Kuru buz ile mukayese edildiğinde 1-2 yıl içinde sıvı azot daha karlı oluyor...
-
Başımıza işi aldık, kuru buzlar azotlar ??? ne oluyoruz :)) arkadaşlar elimde kalite AEB-L var isteyen varsa 8)
-
Başımıza işi aldık, kuru buzlar azotlar ??? ne oluyoruz :)) arkadaşlar elimde kalite AEB-L var isteyen varsa 8)
Çelik sapıkları olarak böyledir bu gidişat, bir gün bakmışsın 3 tane propan fırın birden yapıyorsun, sıvı azot için hastane baş hekimleriyle görüşüyorsun, isveçten çelik filan getirtiyorsun ^-^ Hadi hayırlısı, ben yaptım sizler yapmayın ağalar, kurban olayım :'( :))
Arkadaşım koskoca "Hırdavatçı" bölümü açtık elindekileri satman için C:-) 8)
Kaça veriyon abi...
-
AEB-L ile yapılan bıçakları ( ben yapmadım bölümdeki diğer arkadaşların) bugün ısıl işleme soktuk sonuç hiç iyi değil :( 1030 C de 15 dak östenizasyon uygulayıp, önce birisine yağda su verdik, sonuç ilginç ::) malzeme sert gibi ses çıkarıyor vs ama eğeyi sürünce talaş kaldırıyor, sanki hiç su verilmemiş gibi, diğerini havada beklettik, yüzeyden tufal sıçramaları ( belli ki aşırı bir gerginlik var) tam oldu derken, yine eğe yine hüsran :( vatandaşın birisi kızdı ben suya sokacağım dedi ??? suya soktu yine eğe, yine hüsran, bu arada bıçak elimizden yere kaydı anında ikiye ayrıldı ( iç taraf cam gibi) sonra yağda sertleştirdiğimizi bir güzel biledim öyle ki traş yapıyor, ardından 3x8cm bir tahtayı bıçakla vurarak tamamen kopardım, tekrar traş, aynı keskinlikte ??? tatmin olmadım yine aynı işlemin yarısını yaptım, tekrar denedim keskinlikten hiç bir şey kaybetmemiş. Bu işlemin ardından ağız kısmına tekrar eğe sürdüm :( eğe metali yiyor. Sıfır altı işlem şansım yok, doğal olarak bu işlemi deneyemiyorum. bana kalırsa sözü geçen mikro karbürler var ama martenzit doku özellikle dış kısımda oluşamadı, ama iç kısımda oldu, tamam bıçak böyle de keskin oluyor ama sonuçta en küçük bir darbede ağzı burnu zedelenecek, bu da hoş bir şey değil. Yarın tekrar deneme yapacağız, açıkcası biraz can sıkıcı oldu, bakalım yarın karbürlerden vaz geçip klasik yöntemle sadece martenzit oluşturarak sertlik elde etmeye çalışacağız. Yorum yaparsanız sevinirim.
-
Isıl işlemi nasıl yaptınız? fırın nasıl bir fırındı? parçaları havadan yalıttınız mı?
-
Bütün anlattıkların yüksek oranda dekarbürizasyonun tam sözlük tanımı. Eğer otramdan yalıtılmamışsa, ısıl işlem ortamı da bol oksitleyici bir ortamsa çok ciddi malzeme kaybı gerçekleşir. Elimde bir kere folyom kalmamışken yaptığım D2 bıçağın ısıl işlem sonunda iki taraftan 1'er milim malzeme kaldırmam gerekmişti, bıçak zaten 3.5milim idi, sonuçte ilemde 1-1.5 milimlik bir hilkat garibesi kalmıştı....Açıkçası öncelikle bu tip çelikler dekarbürizasyona çok yatkındır ikincisi yüksek sıcaklıklarda uzun süreler geçirir, ısıl işlemin selahiyeti açısından mutlaka parçanın oksijenle teması tamamen engellenmelidir...
-
Fırın ısı kontrollü, ne yazıkki yalıtım yapamadık ( karbon yandı yüzeyden diyeceksin )
-
Bir de talaşlı mı döverek mi şekillendirdi arkadaşlar? Dövmeyi bu çelik için hiç salık vermem açıkçası...
-
http://www.hybridburners.com/documents/verhoeven.pdf (http://www.hybridburners.com/documents/verhoeven.pdf)
143'üncü sayfada çok güzel anlatılmış AEB-L'nin östenizasyonu ve karbür-kalıntı östenit konuları. Özet olarak 1030 derece civarı ve olabildiğince hızlı (yavaş yağ olabilir) soğutma en güzel sonuçları veriyor...
-
Hayır sıcak şekillendirme yapılmadı, sadece talaşlı şekillendirme. Bencede dekarbürize oldu, acaba diyorum hiç östenizasyon beklemeksizin 1030 a kadar ısıtıp, klasik su verme ( yağda) uygulansa ortaya ne çıkar, benzer çelikte deneyen var mı?
-
Ustam o safhadan da geçtim :D Bakıyorsun olmamış, eh o kadar fazla kalmasın ısıda da karbon yanmadan direkt su verelim... Diyebilirim ki şunlar oluyor (yaptım ama pişmanım :-[ ) , birincisi sadece karbonun bir kısmını çözeltiye sokuyorsun, ne krom ne de diğer elementler çözeltiye girmiyor, bu yüzden bir miktar sert paslanan ve ağız tutuşu olmayan yarım yamalak bir çeliğin oluyor elinde, 1030-1040 gibi bir çelik daha iyi sonuç verir o durumda, bu kadar pahalı çeliği de boşa harcamış olursun. İstersen bir miktar paslanmaz folyo yollayıvereyim, bir dene hoşuna giderse sonuç daha fazlasını biyerlerden buluruz...
-
:-[ Emre sağol, folyo gönderme en azından biraz düşünelim bakalım ne yapabiliriz ( vakum filan) kul sıkışmayınca hızır yetişmezmiş, en azından şu derkarburizasyon işini çözersek, sıfır altı işlem sonucu elde edeceğimiz bir kaç Rc den vazgeçebiliriz sorun değil.
-
Aslında bir yöntem var ancak torna işi gerekiyordu, ben yapamadım. Paslanmaz borudan fırının içine bıçağın girebileceği kadar kesiyorsun. Bir tarafını güzelce kaynaklayıp hava geçirmez yapıyorsun. Ardından diğer uca erkek diş açıp ona uyacak bir boruya dişi açıyorsun. Sonra bu borudan kapak olacak şekilde kesip açık yerini kaynaklayıp kapatıyorsun. Sonuçta bir paslanmaz kutu yapmış oluyorsun. Kutunun içine oksijeni alsın diye talaş ve demir tozu atıp bıçağı koyuyorsun...
Bıçak biraz kara çıkıyor ama işe yarıyor. Fırını oksijenden arındırmaktan daha kolay...
Diğer zor yöntemler: Argon veya azot gazını fırına veriyorsun, ısınma süresince sürekli gaz basıyorsun.
Tuz banyosu bir diğer yöntem....
Deneyip te başarısız olan yöntemlerim:
Boraks ile kaplama. Maalesef boraks her yeri güzel kaplamıyor, yine belli bölgelerde karbon yanıyor. Çeliği aşırı aşındırıyor, fırının refrakterini yiyiyor...
Daha kalın paslanmaz saçtan bir zarf yapmak: Maalesef ben 0.8 mm sac bulmuştum ama onu hava geçirmeyecek şekilde sarmayı bir türlü beceremedim...
Oksidasyonun olmadığı kömür veya propan ocağında ısıl işlem: ısıyı düzgün tutmak mümkün olmadığından tutarlı bir sonuç elde edemedim....
-
Hayır sıcak şekillendirme yapılmadı, sadece talaşlı şekillendirme. Bencede dekarbürize oldu, acaba diyorum hiç östenizasyon beklemeksizin 1030 a kadar ısıtıp, klasik su verme ( yağda) uygulansa ortaya ne çıkar, benzer çelikte deneyen var mı?
sefa ustam bu pek iyi bir fikir degil. ikili östenizasyon önerilmekte. AEL-B nin tam ostenizasyon ısısı 1144 olup daha altındaki derecelerde mutlak kaıntı ostenit barındırmakta. karbon oranı Fe-Cr-C saturasyonunda bulundugundan dolayı %0.65 ile daha fazla carbon taşıyan pslanmazlaardan frklı olarak kaba ve ttane kopma sorunu getirren biincil karbitler yerine çok daha küçük ikincil karbit oluşturmakta. buda agız dayanımının iyileşmesi demek. gelelim soruna elbetteki senin denemendeki olay karbit sorunundan ziyae dekaurizasyon oluşmuş olması. ya tttam fırın izolsyonu saglıyacaksn yada yanmayı en aza indireceksin ki benim aklıma fıın içine yanıcı bir madde konmsı gelmekte. hiç yoktan iyidir. 316 çeliktten kut d yapılabir.
-
birde 1100 derecelere yaklşırken kalıntı ostenitmittarrı artmakta ancak ikincil karbit çapları düşmkte. benim tavsiyem ikili ötenizasyon sonrası 1050 derecede yag ile sertleştrmek ve akabinde hemen sogutma. ne kadariiyi soguulursa o kadar iyi ve sonrasında elde ne varsa -derecelere indirmek kalıntı östeniti azaltmata-sıfırlamakta. bu arada fırınn içine biraz kagıt vb mlzeme koymak dekarburizasyonu bir olcude azltacatır. bıçakların braz etli bırakılmas ise sonraki aşaalaarda temmizlige pay bırakacaktr
-
unutmadan tavlamada 190 dereceyi geçmemek oneriliyor.
-
Aslında bir yöntem var ancak torna işi gerekiyordu, ben yapamadım. Paslanmaz borudan fırının içine bıçağın girebileceği kadar kesiyorsun. Bir tarafını güzelce kaynaklayıp hava geçirmez yapıyorsun. Ardından diğer uca erkek diş açıp ona uyacak bir boruya dişi açıyorsun. Sonra bu borudan kapak olacak şekilde kesip açık yerini kaynaklayıp kapatıyorsun. Sonuçta bir paslanmaz kutu yapmış oluyorsun. Kutunun içine oksijeni alsın diye talaş ve demir tozu atıp bıçağı koyuyorsun...
...
Yaptırayım yollayayım sana, benden olsun. Burada paslanmaz boru vs. konularında alternatif bol. Ancak önce mesajın ikinci yarısını da bir göz önüne al.
Sen borunun spec.'lerini ver sadece. Çap ve boy lazım olur, Tabii bunları tam değer değil de senin tahammül edebileceğin değer aralıkları olarak vermen beni rahatlatır. Gerisi mümkünse benim serbestliğim olsun.
\ En az En fazla
ÇAP (cm): ? ?
BOY (cm): ? ?
!!! Ancak
Böyle kapalı bir kutunun içindeki gaz ısınca genleşecektir. E, bu kutu içindeki metali ısıtırken kullanılan bir kutu değil mi sonuçta? O halde içindeki gazın dışarı güvenli çıkması için bir açıklık olmalı. Aynı şekilde bu kutuyu dışarıdan çok teferruatlı bir şekilde izole etmeye de gerek olmaz. Çünkü ısınma esnasında içerdeki basınç, içeri dışarıdan gaz girişine mani olur.
Buna karşılık bu kutu fırından çıkınca onu sorunsuz açabilmek gerek. Bunun bir vida kapakta yapılabileceğini sanmıyorum. En azından çok çok zahmetli bir iş olacaktır.
Benim düşüncem kutunun kapağının iyi öpüşen, menteşeli ve mandal yada sürgüyle sabitlenir olması gerektiğidir. Tabii hava çıkışına da yine izin veriyor olmalıdır.
Vidalanmayan bir kapak söz konusu iken bu kutu dikdörtgen de yapılabilir. :)
-
Açıkçası öncelikle bu tip çelikler dekarbürizasyona çok yatkındır ikincisi yüksek sıcaklıklarda uzun süreler geçirir, ısıl işlemin selahiyeti açısından mutlaka parçanın oksijenle teması tamamen engellenmelidir...
[/quote]
bu amaçla atmosfer kontrollü fırınlar tuz banyoları celık folyo yontemlerine alternatif olabilecek neler var diye bir ataştırma yaptım. bir kaç alternatif buldum onları paylaşmak isterim
birincisi benim düşüncem (denemedim yanılmadım) bıçagı kromaja göndermek. mikrometre düzeyinde ince bir krom tabaka ile kaplanırsa kromun erime ısısı celikten daha yuksek olacagı için ( yaklaşık 1800 ) oksijen temasını keseriz. sonrasında son talaş işlemleri ile bu krom tabakasıda kaldırılabilir.
ikincisi parçayı derince bir kabın içine koyup üzerine de bolda demir talaşı, tozu ile kaplarsak oksijen çogunlujkla bu tozlar ile reaksiyona girecektir. ısıl işlem parçası ya oksijenle hiç temas etmiyecek yada çok az temas edecektir.
tabi konu oldukça ilginç. dünkü denemelerinde sonra sefayı arayıp düşüncelerimi paylaştım. oda boş durmamış ve çok pratik bir çok yöntemi test etmiş. açıkcası benimkilerden daha kullanışlı olduklarını düşünüyorum. sanırım yakında sefa da yontemlerini bizlerle paylaşır....
-
Hımm, kromaj garip bir çözüm. Eminim ki folyodan çok daha pahalıya gelir...
Demir talaşı fikri güzel, ancak her seferinde bir bıçağı gömecek kadar talaşı bulamayabiliriz. Sonuçta her ısıl işlem için taze talaş gerekecek...
Sefa'nın bulduğu çözümü merak ettim...
-
Emre saat 12'den önce kutu konusunda bir şey netleştirseydin hemen bu öğle arası yaptırıp gönderecektim. Bu gün işe resmi gidince aötlyeye hiç girmeyeyim bari dışarda bir şeyler yapayım diye niyetlenmişken senin işi aradan bir güzel çıkarabilirdim.
-
Emre saat 12'den önce kutu konusunda bir şey netleştirseydin hemen bu öğle arası yaptırıp gönderecektim. Bu gün işe resmi gidince aötlyeye hiç girmeyeyim bari dışarda bir şeyler yapayım diye niyetlenmişken senin işi aradan bir güzel çıkarabilirdim.
Eylem sağolasın, kusura bakma sana da cevap yazacaktım ama internet bağlantım çöktü, yeni geldi...
Ben folyo ile çok mutluyum açıkçası ve belki 50-60 tane daha bıçağı ısıl işlem yapabileceğim kadar folyom var. Aslını istersen kutu yöntemi hiç bir çözüm bulunamadı, folyomun da olmadığında son baş vurulacak bir yöntem olarak ortaya atmıştım. Geçmişte folyom yokken yapmaya giriştiğim, sonra da tepem atıp folyo aldığımdan bir kenara bıraktığım bir yöntemdi...
-
Öncelikle Emrenin önerdiği, Eylemin yapmaya niyetlendiği konuyla ilgili bir şeyler söyleyeyim, Eylemin söylediğine katılıyorum, vidalı kapağı açarken ilk açışta dişler sarıp sistem bozulacaktır ( garanti), düşünülen ikinci yöntem menteşe, niyetlenmeyin bunda da aynı sorun olup menteşe saracaktır, bunları denemdim ama geçmiş deneyimlerimden ötürü konuşuyorum.
Durukan bugün aradı konuştuk, işin güzelliği bu işte demek ki herkes takıntılı ;) çözüm üretmeye çalışıyoruz hep birlikte. Durukan bir konuda söylendi, haklıydı yaptığımız işlerin hiç birini fotoğraflayıp kayıt altına almadık ama söz tüm işlemleri fotoğraflayıp ekleyeceğim, hatta testleri videoya kaydedip öyle göndereceğim, biraz hastayım o nedenle bu işi biraz geç yapabilirim.
5 tane test parçası hazırladık, boyutları 20x50x3.5 mm. 40x60x2.5 mm kutu profilden 40 mm boyunda kesip bunların tabanlarına 2.5 mm kalınlığında sac parçayı kaynakladık böylece elimizde kestiğimiz profil ölçüsünde, sadece bir tarafı açık iki tane kutu oldu. Tüm malzeme yüzeyleri zımparalandı ve numaratörle işaretlendi.1 numaralı kutunun tabanına ezilmiş cam kırıkları, araya test parçası yine kutuyu kapatacak kadar ezilmiş cam parçaları koyuldu. 2 numaralı kutuya malzemeyi koyup üzerini kapatacak kadar tuz koyup sıkıştırıldı ( mutfak tuzunun yanlış seçim olduğunu gördük olması gereken kaya tuzu). 3 numaralı parça, 05mm kalınlığında 316 kalite paslanmaz çelik zarf yapılıp kenarları ezilerek ve içerisine bir miktar yağ sıkılarak zarfa kondu, kenarları çekiçle ezildi. Ateş tuğlası ham maddesinden çamur hazırlandı ve 4 numaralı parça bir sacın üzerine konup üzeri bu çamurla sıvandı. Elimizde bulunan 10x40x2 mm ölçüsünde 316 kalite paslanmaz çelik profilin bir tarafı çamurla sıvandı ( aslında kaynaklanabilirdi bunu unuttuk) içerisine 5 numaralı test parçası yerleştirilip, bir miktar yağ sıkıldıktan sonra diğer tarafı da çamurla sıvanıp kapatıldı. Bu işlemlerden sonra hepsi cümbür cemaat fırına yollandı 1030 C de yarım saat östenitlendi.
SU VERME:
Fırının kapağını açtığımızda tuz koyduğumuz 2 nolu kaptaki tuzun tamamen sıvı halde olduğunu ve sürekli buharlaştığını gördük ve genzimizi yakan bir klorür kokusu aldık, Hızlıca 15 numara yağa daldırdık, yüzeyde çok az kabuklanma var, malzemenin görsel durumu iyi.
1 numaralı kaptaki cam tamamen erimiş külçe halinde, açık turuncu renkte ve test parçası içerisinde seçilmiyor, parçayı hızlıca kaptan çıkarmaya çalıştık ama başaramadık, önce suya daldırdık, camın yüzeyi soğuyunca ( parça hala kırmızı) hızlıca yağa daldırdık ve çıkarıp camı kırdık, parçanın yüzeyi ilk koyduğumuz gibi, pırıl pırıl duruyor.
3 nolu parçayı fırından alıp doğrudan alüminyum bir parçanın altına koyduk ve 5-6 saniye bekleyip suya daldırdık, zarfı açtığımızda yüzey oldukça temiz.
4 nolu parçayı çıkarıp hemen üzerindeki tuğlayı kırdık ve hızlıca yağa daldırdık, yağın ardından daha soğuk olan suya daldırdık, yüzey çok temiz, kabuklanma yada oksidasyon yok.
5 nolu parçayı çıkarıp hızla örse vurunca pişmiş toprak hemen kırıldı ve parça düştü, üzerini alüminyumla kapatıp yine 5-6 dak soğuttuktan sonra suya daldırdık.
SONUÇ:
- parça tuzla kapatılacaksa daha dirençli olan kaya tuzu kullanılmalı, sofra tuzu hem çabuk eriyor hem de çok yoğun duman-buhar çıkartıyor, ama beklide bu duman içeride oksijen eksilmesine neden oluyor, bu konu düşünülmeli, deneme yapmak lazım. Ayrıca bu buhar solunmamalı, araştırmadım ama solunum yolu tahrişi muhtemel ( Durukan daha iyi bilecektir )
- Camla yalıtım yapılacaksa yalıtım yapılacak kap iyi tasarlanmalı, kesinlikle malzemeyi içerden alırken sorun çıkarabilecek kare, dikdörtgen prizmatik kap kullanılmayıp, piramit formlu, hatta daha iyisi konik bir kap olmalı ve kalın bir paslanmaz çelikten olmalı
- Paslanmaz çelik zarf iyi bir çözüm ancak her seferinde boşa giden malzeme maliyeti var, 0.5 mm kalınlığında paslanmaz çelik saclar iş görür, folyoda çalışmadım ama bu zarfı yaparken hiç zorlanmadım, yapılması kolay, yakında defalarca kullanılabilecek bir zarf yapmaya niyetim var, paylaşırım.
- Üzerini çamurla sıvadığımız parçanın altında yüzey kalitesi düşünülerek çelik sac değil paslanmaz çelik kullanılmalı, hatta parçanın her yanı ince çamurla kaplanmalı.
- Kullandığımız 10x40 paslanmaz çelik profil çok iyi iş gördü, çalışması çok sorunsuzdu, parça içerisinden çok rahat çıktı, bence uygulanabilecek en iyi çözüm gibi göürünüyor.
TEST:
Malzemelerin ikisini180C de birini 150 C de ikisini de 200C de menevişledik ( yarım saat) ardından tüm malzemelerin ağızlarını 30 derece eğimle 100 kum bantta suyla soğutarak biledik. Mengeneye bağladığımız adi karbonlu bir lamanın kenarına keski gibi kullanarak ve ağır darbelerle çentik açtık, parça kopardık, zorlamada en az 6mm derinliğinde çentikler açtık, ya da bu derinlikte parça kopardık, bunu her parça için defalarca denedik. Sonuç tek kelimeyle mükemmel, hiçbir parçada farklı davranış gözlemedik, hiç birisinin ağzında en küçük bir iz, çentik vs olmadı. Mengeneye bağlayıp darbe testi de yapacaktık ( malzemeyi yarısından bağlayıp kırma yönünde çekiçle vuracaktık) ama zaman yetmedi, başka işlerimiz de vardı. Bunu da yapınca yine paylaşacağım.
Durum bu arkadaşlar, aslında Rc ölçümü de yapmak lazım ama elimizde olmadığından şimdilik ancak bu kadar. Malzemeleri sakladım, ilk fırsatta Rc testi de yapacağım.
-
Bravo Sefa, :2up mükemmel bir çalışma...
Sofra tuzunun buhar çıkarması olayını ilk kez duydum, NaCl normalde kaynama noktası 1400'ler. Ancak az biraz klorin iyonu çıkıyor olabilir ancak bu kadar yoğın olması ilginç. Belki de karışımda florin ve kalsiyumlu bileşikler filan vardır. Kata tuzu daha saf bir bileşik anlaşılan. Bu önemli bilgi için teşekkürler sefa...
Kille kapanmış profil tekniğini çok tuttum, gerçekten pratik görünüyor. Yakın zamanda ben de yapacağım bakalım neler olacak...
Östenizasyon ısısı olarak ne seçtin ustam?
Yarım saat menevişi test parçaları için uygulanabilir, ancak en az 2 tane 2şer saat tavsiye edilen meneviş. İlki temperlenmemiş martensit için, ikincisi de ilk temperde oluşan martensiti temperleme için....
30 derece kullanışlı bir açı değil, 22 derece civarında bir de test yapabilirsen gerçek bıçağın ağız tutuşunu test edebilirsin.
Kendi adıma çok teşekkür ederim Sefa, bu tür testler hepimiz için sonderece önem arzediyor. Ellerinize sağlık. Çalıştırdığın zavallı çıraklarına da teşekkürlerimizi sun bizim adımıza ;)
-
Usta östenitleme 1030 derece, yazmıştım zaten ;) aklımdan geçen bileme açısı 15 dereceydi aslında ama sonuçtan çok emin olmadığımdan biraz tırstım. Şimdi 15 dereceye bileyip tekrar deneyebilirim.
İki kez temperleme aklımdaydı ama önce şu sonucu bir almak istedik, acelemiz oydu, onu da ayrı bir tette yaparız.
Valla arkadaşlar sağolsun ellerinden geleni yaptılar, sürekli desteklediler.
-
Usta östenitleme 1030 derece, yazmıştım zaten ;) aklımdan geçen bileme açısı 15 dereceydi aslında ama sonuçtan çok emin olmadığımdan biraz tırstım. Şimdi 15 dereceye bileyip tekrar deneyebilirim.
İki kez temperleme aklımdaydı ama önce şu sonucu bir almak istedik, acelemiz oydu, onu da ayrı bir tette yaparız.
Valla arkadaşlar sağolsun ellerinden geleni yaptılar, sürekli desteklediler.
15 derece biraz aşırı olur ama sen yine de dene ustam. Eh hadi hayırlı olsun AEB-L çeliğin. Kaliteli çelik de bir başka oluyor canım 8)
-
bende şahsen çam işine hayrankaldım. bu hem oksijen temasını kesiyor hemde martempelemedeki mantıkla ısıl işlem uygulanacak malzemenin her yerinin eşit sıcaklıklara ulaşmasını saglıyor. bu sayede sıcaklık farklarında oluşan ısıl işlem kazaları kırılmalar, çarpılmalar onlenmiş oluyor. sanırım bunu sadece palanmalzlara değil aynı zamanda homojen ısı istedigimiz diger çeliklerde de kullanabiliriz. tabi camın içinde olupta çeliğin yüzeyi ile reaksiyona girecek bir madde olup olmadıgını bilme lazım.
tuz ile iilgii olarak clorurun reduktan etkisinin krom paslanmazlarında yüzey filmini zeeleyip zedelemediğine de bakmak lazım olabilir..
emreciğim meiline karşılık olarak kromajın çok pahalı tutacagını sanmıyorum. elektrotlarla yapılan bir kplama değilmiydi bu. belki onun yerine nikelajı da deneyebiliriz. ostenizasyon ısısının 1000 altında oldugu çeliklerde bakır kaplamada br yontem ama genellikle zaen o tür çeliklerde oksitlenme riskidebulunmamakta. demir talaşı ie iiiilgili olarak pota çeliği denemek için bir ara bir demir dogrma atlyesinde torba torba demir tozu demir talaşı edinmiştim. gerekebilir diye soyluyorum.
-
bende şahsen çam işine hayrankaldım. bu hem oksijen temasını kesiyor hemde martempelemedeki mantıkla ısıl işlem uygulanacak malzemenin her yerinin eşit sıcaklıklara ulaşmasını saglıyor. bu sayede sıcaklık farklarında oluşan ısıl işlem kazaları kırılmalar, çarpılmalar onlenmiş oluyor. sanırım bunu sadece palanmalzlara değil aynı zamanda homojen ısı istedigimiz diger çeliklerde de kullanabiliriz. tabi camın içinde olupta çeliğin yüzeyi ile reaksiyona girecek bir madde olup olmadıgını bilme lazım.
tuz ile iilgii olarak clorurun reduktan etkisinin krom paslanmazlarında yüzey filmini zeeleyip zedelemediğine de bakmak lazım olabilir..
emreciğim meiline karşılık olarak kromajın çok pahalı tutacagını sanmıyorum. elektrotlarla yapılan bir kplama değilmiydi bu. belki onun yerine nikelajı da deneyebiliriz. ostenizasyon ısısının 1000 altında oldugu çeliklerde bakır kaplamada br yontem ama genellikle zaen o tür çeliklerde oksitlenme riskidebulunmamakta. demir talaşı ie iiiilgili olarak pota çeliği denemek için bir ara bir demir dogrma atlyesinde torba torba demir tozu demir talaşı edinmiştim. gerekebilir diye soyluyorum.
Aman atma onları :2up Acaip işe yarayacak wootz çalışmalarımızda. Ben de biriktirmeye başladım ama çelik tipleri karışık. Sanırım bunları önce "tatara" ile saf karbonlu çelik yapmam gerekecek. Zaten etrafta wootz için uygun hammadde bulmada sorun yaşayacağım anlaşılan. Bir sürü alaşım var her dökme demirde, sanırım çoğu geridönüşüm malzemesi olduğundan. Aslında ihtiyacım oldukça saf pik demir (%3 ve üstü karbon) ve CK10 gibi oldukça düşük karbonlu çelik. Bunları karıştırıp antik pota çeliğine yakın karakterde "yumurtalar" elde edebilirim, ama "tatara" işlemi de keyifli görünüyor...
-
sana pik demir gönderebilirim istersen....
-
Demir talaşı lazım olursa bir hafta önceden haber verirseniz, o hafta temizlikten çıkacak olan 2-3 kiloyu biriktirir yollarım.
-
Saf demir bulabilir miyim diye sorabileceğim olası bir kaynak aklıma geldi. Kısmet...
-
yada aklıma dekarbürizasyon geldi, adi karbonlu demir talaşını incecik yayıp yüksek ısıda uzun süre bıraksanız içerikteki karbonun epeyce bir miktarını yakmış olursunuz
-
Usta östenitleme 1030 derece, yazmıştım zaten ;) aklımdan geçen bileme açısı 15 dereceydi aslında ama sonuçtan çok emin olmadığımdan biraz tırstım. Şimdi 15 dereceye bileyip tekrar deneyebilirim.
İki kez temperleme aklımdaydı ama önce şu sonucu bir almak istedik, acelemiz oydu, onu da ayrı bir tette yaparız.
Valla arkadaşlar sağolsun ellerinden geleni yaptılar, sürekli desteklediler.
Sayın hocam
Şu bileme açısı hangi açı acaba?grafik, şekil filan var mıydı?Size zahmet.