Bıçak Sanatı - Forum
Atölye Muhabbeti => Metalurji (ısıl işlem, testler, analizler, çeliğin yapısı vs.) => Konuyu başlatan: emin albayrak - 27 Nisan 2010, 11:48:43
-
merhaba arkadaşlar,
bıçaklara sempati duyan bir arkadaşım (ki böyle arkadaşlar pek az bulunabiliyor :D) çeşitli psikopat dürtülerle :D bir kağıdı ya da koldaki kılları rahatça kesebilecek kadar keskin fakat aynı zamanda bir ağaca ya da metale vurduğunda da ağzı körelmeyecek bir bıçak kuruyor kafasında. keskinlik ve ağız dayanımı elbette farklı şeylerdir. fakat böyle bir beklenti içinde olan kişi, nasıl bir çelik almalı? ya da nasıl bir bıçak aramalı?
şimdiden teşekkrüler :2up
-
Ağız keskinliği ağız dayanımından bağımsız bişeydir, aslında o dediğin keskinliği en uyduruk çelikte hatta yumuşak demirde bile verebiliyorsun, sadece bu keskinliği korumasının süresi değişiyor. Yani en dayanıklı çelikte de en sert çelikte de bu keskinliğin olmaması için bir neden yok. Hem keskinliği uzun korusun (=aşınma direnci) hem de dayanıklı olsun (=darbe + çekme dayanımı) istiyorsan en önemli şey bıçağın geometrisi. Doğru geometri ile en kırılgan çelikten de balta yapabilirsin ve muhteşem keskin olur, ama bırakman gereken et kalınlığı ve ağız açısı kesme performansını aşağıya çekecek kadar büyük olmak zorunda kalır. Çok darbe dayanımı olsun diye yumuşak, düzgün sertleşmeyen çeliklere yönelirsen bu durumda da ağızda zaman içinde bükülmeler görürsün. En güzeli bu konuda ün kazanmış çeliklere gitmek olur. Örneğin 5160 bu konuda en ünlülerden: Hem darbe dayanımı iyi hem de oldukça iyi ağız tutuşu. Ancak tabii ki 5160'ın ağız tutuşunu D2 gibi bir çelikle karşılaştırmak abes olur, sonuçta bu tip yay çelikleri orta karbonlu, aşınma direnci ikinci planda gözetilerek üretilmiş çeliklerdir. Ancak mesele yapılacak işin ne olduğudur: Odun kesecksen ona göre, ekmek keseceksen ona göre, savurma ve darbe içeren işler için farklı, temiz zorlamasız kesim için farklı çelikler ve geometriler kullanılır.
S30V gibi (sanırım artık üretilmiyor, crucible firması battığından) uç düzey çelikler var, ya da S90V mesela, ancak bu tür çeliklerin en büyük sorunu kullanıcı dostu değiller, bilemesini ancak elmas takımla yapabileceğin miktarda aşınma direnci mevcut, bu da çoğu durumda istenmeyen bir özellik çünkü çelik ne olursa olsun bıçak mutlaka zamanla körleşir, ancak bunu yine keskinleştirmek çok zor olmamalı, yine de işin ortasında da körleşip seni yarıda bırakmamalı, bu da bıçakçının ustalığına, bilgi birikimine bağlı bir olay, bir usta tek bir tür çelikle çalışıp değişik geometriler ve tekniklerle bu görevlerin hemen hepsini karşılayabilir, diğer usta türlü çeliklerle çalışıp geometriyi fazla zorlamadan çeliklerin özelliklerini işe göre kullanarak tüm gereklere uygun üretim yapabilir. Bunun pek önemi yok, ancak istediğin şey, yani keskin ve dayanıklı bir bıçak elde etmesi çok kolay bir hayal, sadece dayanıklı bir bıçak bul yeter. Keskin olması önemli değil, bileylersen keskin olur söz ;) :D
-
Aslında saydığın özellikler genel olarak bir bıçakta olması gereken özellikler. İş metale ağaca vurmaya geldi mi o zaman işler biraz karışıyor, hadi ağaç da neyse diyelim ama metale, taşa vurduğunda da körelmesin dersen , (kesme açısını, bıçağın geometrisini Emre zaten anlatmış onlara ekleyecek bir şey yok.) taşla toprakla haşır neşir olacak, hatta arada bir metallede kesişecek bir bıçak yapılacaksa, çeliğin kompozisyonunda mangan en az %1.5-3 arası olmalı, hatta eser miktarda olsa wolfram da olmalı. Bu iki malzemede aşınma ve darbe dayanımını artıracaktır. Sorun şu ki mangan arttıkça bu seferde işlemek biraz zorlaşıyor. Bence tüm bunların dışında yalın karbonlu çelikler daha sorunsuz, örnek 1080 gibi, bu tür bir çelik kullanıp menevişi de biraz yüksek sıcaklıkta yapmak söylediklerini büyük ölçüde karşılayacaktır.
-
merhaba arkadaşlar,
bıçaklara sempati duyan bir arkadaşım (ki böyle arkadaşlar pek az bulunabiliyor :D) çeşitli psikopat dürtülerle :D bir kağıdı ya da koldaki kılları rahatça kesebilecek kadar keskin fakat aynı zamanda bir ağaca ya da metale vurduğunda da ağzı körelmeyecek bir bıçak kuruyor kafasında. keskinlik ve ağız dayanımı elbette farklı şeylerdir. fakat böyle bir beklenti içinde olan kişi, nasıl bir çelik almalı? ya da nasıl bir bıçak aramalı?
şimdiden teşekkrüler :2up
Öncelikle herkese merhaba ben şöyle bişey diyem bıçak kağıdı kesmeli kılı kesmeli ama ağaca metale vurmak deyince orda durmalı ben şahsen kendi adıma konuşayım benim bıçağımı metale vuracak kişiye ürün satmam ya lütfen arkadaşlar bu bıçak bu balta değil tahra değil keski hiç değil metale ağaca vurup bozulmayacak bıçakta yoktur bence ha ne olur taşla açısı et kalınlığı değiştirilir ozaman belki ama bıçak bıçaklktan çıkar ozaman biraz önce söylediğim balta keski tahra ya benzer bişey olur bana kalırsa o arkadaşın bıçak almasın yazıltır bu saydıklarını gerçekleştirecekse onu yapan sanatkara saygısızlıktır .Şöyle bişey diyem Emre abi sen tamamıyla el yapımı bir bıçak yapıyorsun yani bir bıçağı yani çok özelliği olmayan bir bıçak yapman bile bir haftanı alıyor dimi bunu sanatkar olan anlar belki okuyanlar kafayı kırmış diyor bize genelde kırık diyorlar zaten olsunda bıçak benim için çocuk gibi her yeri ayrı ilgi şefkat isteyen bir alet çünkü en ufak bir dikkatsizlik herşeyi mahveder e biz sanatkarlar bıçağı yaparken herşeyine dikkat edecez kendi gözümüz bebeğimiz gibi imal edecez alan tüketici benim el emeğimi göz nurumu 30 saniyede bitirecek .Bence yanlış en azından kendi adıma yanlıştır.Tüketici lütfen bıçaktan bıçaklık görevi istesin.. Herkese saygılar sunaraım sürçilisan ettiysem affola...
-
Hüseyin ustam, doğrusun, bıçak öncelikle kesmek içindir. Ancak sorun şu ki bu forumda el yapımı bıçağı konuşuyoruz, fabrikasyon bıçak konumuz dışında. Bir el yapımı bıçakta olması gereken en basit özelliklerden biri (tabii mutfak bıçağı değil) tahtayı doğrayıp hala ustura keskinliğini korumasıdır. Bunu yapamayan bir kamp bıçağı veya genel kullanım bıçağı iyi yapılmamış demektir.
Açık konuşayım, yanlış çelikler ile yanlış ısıl işlem ile bıçak yapıldığından bir bıçağın bunları yapabilmesini beklemenin mantıksız olacağı düşünülüyor. Haklısın bazı bıçaklardan bunu beklemek fazla olur, ancak eğer doğada bir insanın hayatı söz konusuysa, ya da mesleği, bir bıçağın aynı anda çok keskin kalıp hem de kaba doğrama işlerini yapabilmesi çok hayati bir konudur. Bu yüzden iyi avcılar el yapımı bıçak alır, iyi doğa sporcuları fabrikasyon bıçaklara hayatını emanet etmez..
İyi bir şef bıçağı yoğun bir aşçılık gününün sonunda keskinliğini kaybetmemiş olmalıdır, bir iyi şefin kariyeri buna bağlıdır. Bunu yapabilen çok bıçağımız yok Türkiyede....
Bir düzeltme yapayım, yine bu özellikleri taşıyan bir bıçağı bir günde de yapabiliyorum, ancak daha fazla zaman harcayıp tasarımını kendimce mükemmelleştirmeyi tercih ediyorum. Daha önce bir günde birkaç bıçak çıkardığım olmuştu, ancak bunların üstüne imzamı atmak istemem...
Çelik kendinden yumuşak malzemeye vurduğunda da hasar görür ancak en azından pirinç sertliğine kadar olan tüm sertlikteki nesneleri, metal - tahta vs. olduğundan bağımsız olarak ciddi ve kalıcı bir hasar görmeden kesebilmeli. Tahtaya vurduğunda bıçağın ağzında bozulma oluyorsa o bıçak bıçak değildir, bıçak biçimli yumuşak çeliktir, ama bir bıçak değildir....
Yoksa haklısın, ne olursa olsun bıçak ihtimam ister, kılıfında tutacaksın taşırken, bıraktığında bileyini tam yapacaksın, kabzası doğal malzemeyse bakımını gerektiği gibi yapacaksın, paslanmaz değilse namluyu yağlayacaksın vs. vs. Ancak bir kullanıcının istediği bıçağı, bunun görevlerini yerne getiremeyen bir bıçağı satmak da ayıp olur kendi adıma....
-
Aslında saydığın özellikler genel olarak bir bıçakta olması gereken özellikler. İş metale ağaca vurmaya geldi mi o zaman işler biraz karışıyor, hadi ağaç da neyse diyelim ama metale, taşa vurduğunda da körelmesin dersen , (kesme açısını, bıçağın geometrisini Emre zaten anlatmış onlara ekleyecek bir şey yok.) taşla toprakla haşır neşir olacak, hatta arada bir metallede kesişecek bir bıçak yapılacaksa, çeliğin kompozisyonunda mangan en az %1.5-3 arası olmalı, hatta eser miktarda olsa wolfram da olmalı. Bu iki malzemede aşınma ve darbe dayanımını artıracaktır. Sorun şu ki mangan arttıkça bu seferde işlemek biraz zorlaşıyor. Bence tüm bunların dışında yalın karbonlu çelikler daha sorunsuz, örnek 1080 gibi, bu tür bir çelik kullanıp menevişi de biraz yüksek sıcaklıkta yapmak söylediklerini büyük ölçüde karşılayacaktır.
Sefa Ustam, haklısın, göz ardı etmemek lazım çelik tipini de. Söylediğin gibi, herhangi bir yüksek karbon çeliği 60 HRC altında oldukça dayanıklı olacaktır ve çoğunlukla bu tür doğa bıçaklarında bu tür çelikler kullanılıyor. Daha yüksek alaşımlardan A2 bulabilsek işte bu çelik tam anlamıyla işimizi görür. Ancak maalesef aradığım hiç bir tedarikçide yoktu, olanlarda ise absürd boyutlar vardı...
-
Evet ne yazık ki kimi yerlere çeliği sorduğunda adam seni gemi inşa edecek filan sanıyor ::)
-
Doğu felsefesi ve batı felsefesinin farkının farkında olmak önemli bir şey.
Batıda problemin çözümünü esasen alete yıkıp, aletin tekamülü için uğraşmak var iken doğuda ise aleti en iyi biçimde kullanmak üzerine kişinin tekamülü esastır.
O yüzden batılılar kılıcı balta gibi ağır ve sağlam yapmaya çalışırlar, taşa vurayım bir şey olmasın mantığındadırlar. Halbuki bu bakımdan biz doğuluyuz. Makas ile kağıt kesmemizi annemiz yasaklar. Rakibinin kılıcını katananın sırtı ile çelen samurayın yaptığından pek de farklı değil bu...
Bıçak bir yere kadar hem daha keskin hem de daha dayanıklı yapılabilir ama en nihayetinde bıçağı alan da kullanma amacının ve yönteminin bilincinde olarak kullanmalı, kollamalıdır. Yoksa her bıçak baltaya benzemeye başlar.
‘The superiority of the Turks in the use of this arm rests as much on the quality of the material as on the national manner.. of wielding it. In the fists of a sturdy European peasant, a Turkish blade, built up of fine steel wire, would perhaps shatter like a glass at the first blow. In the hands of a Turk who slices rather than hacks this sabre splits helmets, cuirasses and all the rest of the enemy’s armour, and separates the head from the body in an instant. There is rarely a question of light wounds in an engagement between cavalry and the Ottomans.’
Bu silahın üstünlüğü onu tutan elden geliyor diyor. Avrupalı köylünün (askeri eğitimi olmayan bir sınıftan olan kişi anlamında almak lazım.) elinde muhtemelen balta gibi vuruşlarıyla ilk seferinde cam gibi kırılabilir. Türk kılıcı, bir Türk'ün yarmaktan ziyade biçme hareketiyle tolgaları, zırhları bir çırpıda biçebilir, baş koparabilir. Bir osmanlı ve bir süvarinin mücadelesinin yalnızca hafif yaralanma ile sonuçlanması pek nadirdir.
-
Doğu felsefesi ve batı felsefesinin farkının farkında olmak önemli bir şey.
Batıda problemin çözümünü esasen alete yıkıp, aletin tekamülü için uğraşmak var iken doğuda ise aleti en iyi biçimde kullanmak üzerine kişinin tekamülü esastır.
O yüzden batılılar kılıcı balta gibi ağır ve sağlam yapmaya çalışırlar, taşa vurayım bir şey olmasın mantığındadırlar. Halbuki bu bakımdan biz doğuluyuz. Makas ile kağıt kesmemizi annemiz yasaklar. Rakibinin kılıcını katananın sırtı ile çelen samurayın yaptığından pek de farklı değil bu...
Bıçak bir yere kadar hem daha keskin hem de daha dayanıklı yapılabilir ama en nihayetinde bıçağı alan da kullanma amacının ve yönteminin bilincinde olarak kullanmalı, kollamalıdır. Yoksa her bıçak baltaya benzemeye başlar.
‘The superiority of the Turks in the use of this arm rests as much on the quality of the material as on the national manner.. of wielding it. In the fists of a sturdy European peasant, a Turkish blade, built up of fine steel wire, would perhaps shatter like a glass at the first blow. In the hands of a Turk who slices rather than hacks this sabre splits helmets, cuirasses and all the rest of the enemy’s armour, and separates the head from the body in an instant. There is rarely a question of light wounds in an engagement between cavalry and the Ottomans.’
Bu silahın üstünlüğü onu tutan elden geliyor diyor. Avrupalı köylünün (askeri eğitimi olmayan bir sınıftan olan kişi anlamında almak lazım.) elinde muhtemelen balta gibi vuruşlarıyla ilk seferinde cam gibi kırılabilir. Türk kılıcı, bir Türk'ün yarmaktan ziyade biçme hareketiyle tolgaları, zırhları bir çırpıda biçebilir, baş koparabilir. Bir osmanlı ve bir süvarinin mücadelesinin yalnızca hafif yaralanma ile sonuçlanması pek nadirdir.
Hehehe, bu sefer doğru çeviri :2up ;D
Ben de çeviriyi düzelteyim diye o forumda yanıt yazıyordum ancak o sırada internet bağlantım koptu, sonra uğraşmadım bir daha, yaptığım çeviri de boşa gitti. Hemen hemen aynı çeviriyi yapmış olmamız da güzel bir tesadüf...
Dediklerinde haklısın, doğu felsefesi bir aletin bir işe özel olmasını gerektirir. Genelde ben de öyle bişeyler yaptığımda daha mutlu oluyorum, ancak sen benden daha iyi bilirsin iyi bir kamp bıçağının ne kadar çeşitli görevleri en az ağız hasarıyla yerine getirmek zorunda olduğunu. Sorun kullanıcının tercihleri ile ilgili. Aynı zamanda bu tercihleri karşılayabilecek yerli üretimimizin eksikliği. Bir fileto bıçağının odun kesmesini veya bir yatağanın güzel patates soymasını beklemek komik olur tabii ki, ancak bazı tür bıçaklar ve işler geniş yelpazede görevler üstlenebiliyor. Geçenlerde senin kullandığın bir bıçağın fotografını bizimle paylaşmıştın bu forumda, Smith & Wesson CKSUR7 tipi bişey, bu tip bir bıçak eğer doğru ısıl işlem / çelik seçimi ile yapılmamış olsa hiç bir işine yaramaz, seni de dağ başında yarıda bırakırdı. Haksız mıyım? ::)
-
dedem irice çerkes kamasıyla odun keserdi..anlamadığım 150 200 sene önce deliğin türü yok d2 yok 1060 nasıl ayır edip 10 numara aletler yapmışlar..biz bu teknolojiye rağmen çok gerideyiz..
-
Çok geride değiliz bence ::)
-
dedem irice çerkes kamasıyla odun keserdi..anlamadığım 150 200 sene önce deliğin türü yok d2 yok 1060 nasıl ayır edip 10 numara aletler yapmışlar..biz bu teknolojiye rağmen çok gerideyiz..
Bu fikre katılmamak biraz zor. Çünkü biz aradaki farkı teknoloji ile kapatıyoruz.
-
Hangi farkı?
-
Muhakkak her iki kültüründe güçlü ve zayıf yönleri vardır. Günümüzde tüm bu kültürler tek bir potada Amerikanlaşıyor buna dikkat etmek lazım zira Amerikan kültürü diye bir şey yok bile denilebilir.
Bu arada Eylem usta, Japon kılıç kullanımında dediğin gibi sert bloklama değilde akıtma veya hiç kılıç ile temas etmeme önemlidir çünkü kılıç insanı kesmek içindir karşılıklı tokuşturmak için değil. Bu yüzden Nagaşi (veya Uke Nagaşi) denilen yöntem kullanılır, zorda kalındığında bloklamak için ise ağız bölümü kullanılır bu tabii ki kılıca büyük zarar verecektir ama hayatta kalmak daha önemlidir. Kılıcın sırt kısmı daha enli olsada yumuşak olduğundan orası ile yapılacak bir bloklamada tüm kılıcın kaybı söz konusu olabilir. Bu verdiğim bilgi gerçek savaşlarda kullanılan Japon kılıç sanatı ile ilgilidir, günümüz Kendosu ile alakası yoktur.
Bu arada kılıcın darbesine göre ve yerine göre bir Katana ileride bir vakizaşiye veya Tanto'ya döndürülüyordu çünkü çelik zor bulunan bir metaldir Japonya'da.
-
Hangi farkı?
:D +1
-
Hangi farkı?
Kalite ustam kalite.....
Eskiler bunu tecrube ederek yüzyıllar içinde yakalamışlar. Biz o fabrika bunu üretmiyor bu şu çeliği nerden bulurum diye aranıyoruz. hepsi teknoloji ürünü devasa fabrikalardan çıkıyor. Bahsettiğim fark bu idi heralde yanlış bir şeyler yazdım...
-
Eğer bulunulan nokta değil de bulunulan noktadan ileri gidilen adımsa marifet, biz geçmişten de ilerdeyiz. Şunun şurasında bir araya geleli herhalde iki yıl olmuştur. Ancak bu gün itibariyle pota çeliğini de başta Gökhan usta yanında ben üretmiş bulunmaktayız.
-
Yaptınız mı bulat? O zaman tebrikler :2up
-
merhaba arkadaşlar,
bıçaklara sempati duyan bir arkadaşım (ki böyle arkadaşlar pek az bulunabiliyor :D) çeşitli psikopat dürtülerle :D bir kağıdı ya da koldaki kılları rahatça kesebilecek kadar keskin fakat aynı zamanda bir ağaca ya da metale vurduğunda da ağzı körelmeyecek bir bıçak kuruyor kafasında. keskinlik ve ağız dayanımı elbette farklı şeylerdir. fakat böyle bir beklenti içinde olan kişi, nasıl bir çelik almalı? ya da nasıl bir bıçak aramalı?
şimdiden teşekkrüler :2up
Öncelikle herkese merhaba ben şöyle bişey diyem bıçak kağıdı kesmeli kılı kesmeli ama ağaca metale vurmak deyince orda durmalı ben şahsen kendi adıma konuşayım benim bıçağımı metale vuracak kişiye ürün satmam ya lütfen arkadaşlar bu bıçak bu balta değil tahra değil keski hiç değil metale ağaca vurup bozulmayacak bıçakta yoktur bence ha ne olur taşla açısı et kalınlığı değiştirilir ozaman belki ama bıçak bıçaklktan çıkar ozaman biraz önce söylediğim balta keski tahra ya benzer bişey olur bana kalırsa o arkadaşın bıçak almasın yazıltır bu saydıklarını gerçekleştirecekse onu yapan sanatkara saygısızlıktır .Şöyle bişey diyem Emre abi sen tamamıyla el yapımı bir bıçak yapıyorsun yani bir bıçağı yani çok özelliği olmayan bir bıçak yapman bile bir haftanı alıyor dimi bunu sanatkar olan anlar belki okuyanlar kafayı kırmış diyor bize genelde kırık diyorlar zaten olsunda bıçak benim için çocuk gibi her yeri ayrı ilgi şefkat isteyen bir alet çünkü en ufak bir dikkatsizlik herşeyi mahveder e biz sanatkarlar bıçağı yaparken herşeyine dikkat edecez kendi gözümüz bebeğimiz gibi imal edecez alan tüketici benim el emeğimi göz nurumu 30 saniyede bitirecek .Bence yanlış en azından kendi adıma yanlıştır.Tüketici lütfen bıçaktan bıçaklık görevi istesin.. Herkese saygılar sunaraım sürçilisan ettiysem affola...
hüseyin usta sizin ürettiğiniz bir çakı bende 0n senedir aşağı yukarı bende mevcut metale direk vurmuyorum ama ben zeytin satışı yapıyorum 2 kiloluk teneke kutularda özel bir zeytin,satarken kapağını açmam gerekiyor ;D tadına bakıp veriyoruz sizin bıçakta en ufak deforme olmuyor :2up direk vurmuyorum ama baya zor açılıyor,yanımda sürekli seyfi ustanın çakı olur ben memnunum tenekeyide kesebiliyor,başka çakılarımda var ama ucu deforme oluyor açarken,(daha kalın metalde denemem zatende) yanımda düz torna vida taşıyamıyorum o yüzden çakıyla işimi hallediyorum.sapıda manda boynuzu siyah sürekli onu taşıma sebebim hem hafif hemde x ray cihazlarından geçerken ötmüyor,genelde :2up.
-
Ustalarım sonunda benim derdimi anlatmaya çalıştığım konuyla çok alakalı bir konu buldum. Valla ben bu anlamda batı felsefesine daha sıcak bakıyorum. İyice olgunlaşmış, hatta çantada taşınmaktanda bir miktar ezilerek yumuşamış bir domatesi fazla dağıtmadan doğrayabilecek keskinlik ve daha sonrada gerekiyorsa ateş yakmak için kuru ağaç dallarına gönül rahatlığı ile vurulabilecek sağlamlıkta bir bıçağa sahip olmak av merakı olan birisi için önemlidir. Yada bir tanede balta taşıması gerekirki av malzemeleri yeterince ağır oluyor.
-
Bence her ikiside mümkün. Hem domatesi kesecek kadar keskin hemde kuru dalda zarar görmeyecek kadar sağlam. Ama sonucta her iki özelliğinden feragat etmeniz gerekiyor. Yani dala sürecek kadar sağlam bıçak ancak domates keser.
Ben doğaya çıktığımda burayla tanıştıktan sonra az şey taşıyacaksam 3 parça alırım yanıma. Küçük katlanır bir el testeresi, keskin ve sağlam saplı 500 grlık bir balta, et keserken jilet gibi iş yapacak bir bıçak. Toplamda sadece 1 kilo. Eğer aracımla gidiyorsam 20 tane bıçak götürdüğüm de olur. Yıllardır avlanırım. Sadece tüfek ve çantamı alıp 6 gün boyunca tek başıma ava çıktığımda olmuştur. 1 günlük gittiklerime ava değil atışa gitmek olarak bakarım. Bu 3 alet olunca hiç zorluk çekmem. Hatta arkadaşlarla beraber gittiğimiz kamplarda onlar kocaman yarım kiloluk bıçaklarıyla çalı çırpı ateşini hazırlayıp yakana kadar ben testerem ve baltamla Sweedish Torch yaparım.
(http://img718.imageshack.us/img718/7149/swedishtorch.jpg)
Onlar cılız ateşi besleyip bir yandan domatesleri keserken ben yemeğin üstüne kuşburnu+çam yaprağı çayımı içiyor olurum. :2up
-
Kalın tek kütükle olmuyor muydu bu :)?
(http://img.ehow.com/article-page-main/ehow-uk/images/a04/pu/lg/make-swedish-log-candle-800X800.jpg)
-
Öyle de olur tabiki, ama bu daha makbul. Yuvarlak form odunun daha geç yanmasını sağlar. Bu yüzden kalın kütük yarıklardan dolayı tamamiyle tutuşur ve çaydanlık tencere ne varsa is yapabilir, sapı ısınabilir. Parçalı olan da bu pek sözkonusu değil. Kurslarda verilen eğitim de bu şekilde. Her ikisini deneyerek edindiğim fikir de. Üstad eğer kullanıyorsan bence birde böyle dene. ;) Ancak dışa yerden 3-5 cm yukarıya, dağılmaması için ince dallardan sargı yapmayı unutma. Sargının azıcık üstünden de tealight ile tutuştur gitsin. Sonra afiyet olsun :2up
-
Gösterdiğiniz teknik için teşekkürler :2up
Ayrıntısını görmek için hemmen gugıllıyorum.
-
Öyle de olur tabiki, ama bu daha makbul. Yuvarlak form odunun daha geç yanmasını sağlar. Bu yüzden kalın kütük yarıklardan dolayı tamamiyle tutuşur ve çaydanlık tencere ne varsa is yapabilir, sapı ısınabilir. Parçalı olan da bu pek sözkonusu değil. Kurslarda verilen eğitim de bu şekilde. Her ikisini deneyerek edindiğim fikir de. Üstad eğer kullanıyorsan bence birde böyle dene. ;) Ancak dışa yerden 3-5 cm yukarıya, dağılmaması için ince dallardan sargı yapmayı unutma. Sargının azıcık üstünden de tealight ile tutuştur gitsin. Sonra afiyet olsun :2up
Dipten bağlama konusunda resimden almıştım tüyoyu zaten ;). Ben genelde gece yanında yattığımdan, yavaş yanması işime geliyor. Ateşin havası yarıklardan geldiği için, yanma hızı ayarlanabiliyor. Ne kadar ince yarık, o kadar yavaş yanma.
-
Rica ederim Eylem abi. Youtubeda bir videosu vardı. Bu resimde oradan alıntı.
Bende gece yanında yatmaya bayılırım. Tek parçada biraz yandıktan sonra yarıklar büyüyor ve yanma hızlanıyor. Çok parçalıda ise ne kadar sıkı bağ o kadar yavaş yanma oluyor ve sonuna kadar hep böyle devam ediyor. Biri 2 haftalık diğeri 3 aylık bushcraft kursuna katılmıştım. Hocalar hep bunu tavsiye etti. 0 ın altında bir geceyi ; bağı çözüp odunları yatak yapar gibi güzelce toprağa gömerek üstüne yatınca benim için vazgeçilmez oldu. Ayrıca hareket halinde bir kamp kuracaksanız. Bunu söndürüp sonra yakması daha kolay. Gerçek yaşam mücadelesinde karlı bir havada kuru odunun nimet olduğu bir ortamda beklerken yak-ısın-dinlenince sök yürü-yorulunca bağla yak ısın gibi bir özelliği de var. Çok nadir ihtiyaç duyulan özellik tabi.
-
peki biz belirttiğiniz optimum özelliklere sahip bir bıçak almak-yapmak istiyoruz diyelim ve bunu kullanacak kişi de biley yapma işleminden yada paslanır çeliğin yağlanması gerektiği vs konulardan habersiz bıçağımızın boyu 2.5 - 4 cm uzunluk 2-3 cm genişlik aralığında olacak (ağaca vurma kısmı yapılabilir ancak büyük bıçağa düşecek basıncı yaratmak için çekiçle desteklemek gerekir ki yapılmayacak)
bu durumda mimimum biley gerektiren ve küçük ahşap parçaları kesme yada meyve soyma gibi işlemlerde kullanılacak tahta parçasına saplanıp ucu kırılmayacak çelik seçimi ne olmalı sizce. bulunması bulunmaması vs mesele değil acelesi de yok bi gün biyerden illaki geçer elimize(damascus desenli mavi bir çelik var o bu işi görür mü titanyumlu falan sanırım yine forumda görmüştüm)