Bıçak Sanatı - Forum
Konu Dışı => Genel Muhabbet => Konuyu başlatan: Soytürk Dönmez - 15 Ağustos 2011, 09:53:32
-
Epey zamandır dikkatimi çeken bir konu, ve en sonunda böyle bir başlık açıp sizlerinde fikirlerini almak ve sizlerle paylaşmak istediğim, kendiminde yaşadığım bazı şeyleri ve duyguları sizlerde de gördüğüm ve bunların tesadüf olup olmadığını merak ettiğim, ortak tutkularımız ve hobilerimiz.
Buradaki birçok arkadaşımızla aynı şeylerden hoşalanmamız sizcede tesadüf mü? Mesela buradaki birçok arkadaşımızın aynı anda havalı silah sitesinede üye olması, TT sitesinde gine tanıdık simaların olması, okçuluktan hoşlanmamız, kampçılık( hernekadar hiç deneyimim olmamasına rağmen seviyorum), doğada birşeylerle meşgul olmak, vakit geçirmek, motorsikletten hoşlanmamız ,özgür birer ruh olmamız tesadüf mü? Bilinçaltımız neler söylemek istiyor acaba? Mesela ben hayatımda ilk ata Almanyada ana okulundayken binmiştim fakat sanki yıllardır o duyguyu biliyormuş gibi hissetmiştim kendimi ve diğer çocuklar atın seyisi olmadan süremezken ben tek başıma zorlanmadan sürmüştüm .Dinizmizde renkarnasyona sıcak bakılmıyor fakat yaşanan şeylerin açıklaması nedir peki? Ben motorsiklet tutkumun geçmişte atla olan yaşantıma, bıçaksız hiçbir yere gitmemin ( askere bile çakımla gittim ) 8), kendimi çakısız çıplak hissetmemin geçmişteki hayatın en önemli el aleti olmasına bağlıyorum ve sizlerdede aynı tutkuları görünce böyle bir konu açmak istedim ve fikirlerinizi merak ettim, biz neden böyleyiz ( iykide ) ? :2up Sürçü lisan etimse affola, saygılar.
-
Erkeğin içgüdüleri bizim bu tercihlerimizi büyük oranda açıklıyor. Bir erkeği bu saydıklarından uzak tutmaya çalışmak sağlıksız sonuçlar doğurur diye düşünüyorum.
Bunlar için bence yeniden doğmaya gerek yok aslında. Dedelerimizin hayatı üstüne önce babamızınkini sonra da bizimkini koyunca ortaya çıkan şey bizim ömrümüzün de ötesinde bir şey. Sanki onlardan bize geçen üç beş genden fazlası gibi geliyor bana.
-
Şahsi fikrim bütün olay doğuştan gelen bazı karakteristik özelliklere bağlı. Tıpkı karıncalar gibiyiz. Sosyal ilişkileri gelişmiş tüm canlılarda olduğu gibi insanlar da bazı ruhsal özelliklerle donatılmış olarak dünyaya geliyor. İnsan hariç tüm sosyal canlılar seçme hakkı olmadığı ve düşünemediği için kendine verilen özelliklere göre sınıflandırıyorlar. Aslında bundan birkaç yüzyıl öncesine kadar insanlar da kendindeki özelliklere göre yaşam tarzını devam ettirebiliyordu. Günümüzde ise bunu başarabilenler mutlu bir yaşam sürüyor. Diğerleri ise (örneğin ben) imerenek bakıyor. Velhasıl ortak noktada buluştuğumuz dostlar (silah,bıçak,av,doğa,kamp) topluluğun savaşçı kısmını oluşturacak şekilde yaratılmışlar. Bu özelliklerini bir şekilde iş yaşamına dökebilenler şanslılardan. Öyle adamlar var ki girdiği her toplulukla lider ama meslekleri apayrı statüleri de, öyleleri var ki titiz, dikkatli ve düzenli deyince direkt onu tarif etmiş oluyorsunuz. Kimi müdür kimi çöpçü. Belkide geri planda toplum düzenini sağlayacak kuralları koyması gereken adamlar onlar.
Sonuçta bu duruma aile veya sosyal çevrenin etkisi diye bakabilir ama öyle dostlarım varki bu camiadan ailesinde numune durumda.
Saygılar.
-
Dedem, esans ustasıymış, ama bıçak yapmayı esans yapmaktan çok severmiş..Babamın bir şeyler sevmeye zamanı bile olmamış..Dedem motorsikleti görse " bu ne ki"diye bakarmış, babam motorsikletten çok korkar, ben ise üzerinden inmem...
Eylem ustanın dediği gibi bunların bir çoğu erkeksi duygular.. Hakim olmak.. Motorsikleet hakim olursunuz, bıçağa hakim olursunuz, silaha hakim olursunuz... Ama genetik aktarımda kayda değer önemli bir etken.
Reankarnasyon... ::)
-
Tek cümleyle açıklayacak olursam. Atalarımızdan gelen genlerimizle alakalı. Türk olmanın karakteristik özelliği diye düşünüyorum.
Saygılar
-
Tek cümleyle açıklayacak olursam. Atalarımızdan gelen genlerimizle alakalı. Türk olmanın karakteristik özelliği diye düşünüyorum.
Saygılar
kesinlikle katılıyorum. Bir enstrümanımız vardır adı dombıra. onu ve şarkısını ilk dinlediğimde sanki yıllardır bildiğim bir şarkıyı dinliyorum gibi hissettim. tüylerim diken diken oldu gözlerim doldu. bu genlerden başka birşeyle açıklanamaz bence. izlemek isteyenler için video linki aşağıdadır. sizde de aynı duygu olacak eminim.
http://www.dailymotion.com/video/xdmo8s_dombyra_music#from=embed&start=16
-
Tek cümleyle açıklayacak olursam. Atalarımızdan gelen genlerimizle alakalı. Türk olmanın karakteristik özelliği diye düşünüyorum.
Saygılar
kesinlikle katılıyorum. Bir enstrümanımız vardır adı dombıra. onu ve şarkısını ilk dinlediğimde sanki yıllardır bildiğim bir şarkıyı dinliyorum gibi hissettim. tüylerim diken diken oldu gözlerim doldu. bu genlerden başka birşeyle açıklanamaz bence. izlemek isteyenler için video linki aşağıdadır. sizde de aynı duygu olacak eminim.
http://www.dailymotion.com/video/xdmo8s_dombyra_music#from=embed&start=16
+1000
aynısı bende oldu adam söylerken onla beraber haykırasım geliyor hakkaten fena
-
Bence yetiştirme ve kültürel yönlendirme olayı....
-
Türk olmakla her zaman gurur duymuş biri olarak maalesef buna katılmıyorum. Avrupa'da ve Amerika'da bizler gibi bu duyguları yoğun yaşayan ve hatta daha fazla zaman ayıran binlerce insan var. Teknolojiden kendini soyutlamış tamamen doğadan elde ettikleriyle yaşamını sürdüren bir sürü insan var ve buna bir akım gözüyle bakılıyor. Kendi toprak kabını,ipini,aşını doğal malzemelerle yapıyor, bıçak balta dolaşıyor. Bizde ise meczup, garip,avare, ormanın delisi vs gibi nitelendiriyorlar.
Kendin yap (DO IT YOURSELF - DIY) gibi birşeyi yeni yeni öğreniyoruz. Bizde henüz bir forumun alt başlığı olarak varken yurtdışında onlarca forum yanında aktif klupler var. Üreticileri (Bosch-Dremel vs) web sitelerine DIY projeler koyuyor. Evin garajında bir atölye hemen hemen herkeste varken biz duvar delmeye usta çağırıyoruz.
Kıtadan kıtaya at koşturup 100 yıl öncesine kadar dünyanın en büyük savaş galibiyetini almış bir millet olarak evde bıçak bileyen kalmadı. Onların arkansasına karşılık bizim ne yağ taşlarımız var ama bıçak bilemek için ucuzluk pazarından tırpan taşı alıyoruz. Kurbandan kurbana dışarıda bıçak biletiyorlar.
Olayın maddi imkanlarla 6136 ile falan alakası yok bence. Daha önce de yazdım bu forumda. Maalesef "delikanlılar Çanakkalede öldü" ve geriye kalan nesil yine maalesef biraz artık kısım. Buradaki ve diğer forumlardaki ortak paydada buluştuğum dostlarımı eleğin üst kısmında kalan çanakkaleye yakışır insanlar olarak gördüğümü de belirtmek isterim. Buna ortak bir noktamın olmadığı ancak maket,rc arabalar, telsizcilik vs gibi hobi sahibi "dolu" insanları da ekleyebiliriz. "E öyle bakınca bir sürü insan var" desek de işyerimde 780 kişi var ve 210 kişi üniversite mezunu. Hobi sahibi sadece 6 kişiyiz. (2 fotoğraf, 1 rc maket, 2 telsizci ve ben). 100 küsür kişilik yakın akraba sülalemde maalesef tekim. Evet hepsi bişeylerden birazcık hoşlanıyor, balığa falan gidenler var ama bir olta ile. Araziye çıkan var ama sadece bir mangal bir tabure, ava giden var ama bir tüfek ve o an bayiden hangi fişek denk geldiyse. Yani işi hakkıyla yapan insan sayısı dikkat ederseniz oldukça az durumda. Bu yüzden "BİRBİRİMİZİN KIYMETİNİ BİLELİM DOSTLAR"
Saygılar
-
eslah-ı cerihaya karşı ilgimiz tamamen genetik ;)
-
"BİRBİRİMİZİN KIYMETİNİ BİLELİM DOSTLAR"
:2up
-
Kendi toprak kabını,ipini,aşını doğal malzemelerle yapıyor, bıçak balta dolaşıyor. Bizde ise meczup, garip,avare, ormanın delisi vs gibi nitelendiriyorlar.
Maalesef "delikanlılar Çanakkalede öldü" ve geriye kalan nesil yine maalesef biraz artık kısım. Buradaki ve diğer forumlardaki ortak paydada buluştuğum dostlarımı eleğin üst kısmında kalan çanakkaleye yakışır insanlar olarak gördüğümü de belirtmek isterim
"BİRBİRİMİZİN KIYMETİNİ BİLELİM DOSTLAR"
Saygılar
işte bahsetmek istediklerim bunlar bizim gibilerden az kaldı ne yazık ki
-
...
Kendin yap (DO IT YOURSELF - DIY) gibi birşeyi yeni yeni öğreniyoruz. Bizde henüz bir forumun alt başlığı olarak varken yurtdışında onlarca forum yanında aktif klupler var. Üreticileri (Bosch-Dremel vs) web sitelerine DIY projeler koyuyor. Evin garajında bir atölye hemen hemen herkeste varken biz duvar delmeye usta çağırıyoruz.
...
Anladığım kadarıyla hobi amaçlı el üretimi toplumlarda sanayi devrimi ile görülmeye başlanıyor. İnsanlar baştan bitiye bir şeyi yapabilecek güçlerinin olduğunu görme ihtiyacındalar.
Avrupa'da DIY gördüğüm kadarıyla 19. yy'da bile vardı. Bizde ise herkes köyünü kasabasını bırakıp büyük şehire gidince bu azdı.
-
Anladığım kadarıyla hobi amaçlı el üretimi toplumlarda sanayi devrimi ile görülmeye başlanıyor. İnsanlar baştan bitiye bir şeyi yapabilecek güçlerinin olduğunu görme ihtiyacındalar.
Avrupa'da DIY gördüğüm kadarıyla 19. yy'da bile vardı. Bizde ise herkes köyünü kasabasını bırakıp büyük şehire gidince bu azdı.
Akla çok yatkın gerçekten. Teşekkürler Eylem Abi.
-
Emeğe saygı duymaz olmuşuz, tüketici toplumuyuz, kolayı seçip kendimizi geliştirmeyi sevmiyoruz, sınıfsal olarak orta kesim tamamen atalet ve vurdumduymazlık içinde, elişi dersleri yok artık ya da ciddi spor dersleri. Bilgi kaynağı ve eğlence dikdörtgen bir çerçevede senin "seçtiğin" kanallarda, tüm dünya sözde internetle ayaklarının altında, aybaşı maaş versinler ama ay boyunca hiç bi iş yapmayayım, katkıda bulunmayayım, insiyatif kullanmayayım, görevimi yapayım, düşünmeyeyim, üretmeyeyim, sorgulamayayım, şüphe etmeyeyim, olduğu gibi kalsın herşey, aman bana dokunmayan bin yıl yaşasın vs. Bu tip yaşayan bi sürü insan var ve biz heyecanla bişeyler yapıp kendimizi geliştirmeye, bişeyler üretip bişeyler yapmaya çalıştığımızda onlar dönüp bize küçümseme ile karışık tasvip etmemeyle bakarlar. Ne diyeyim, hayatı kendilerine zehir edenler onlar, layığını buluyorlar, hani demişler ya: "müstahak onlara efendim, müstahak!" Emeğe saygı duymayan bir topluma benim de saygım yok...
-
Emeğe saygı duymaz olmuşuz, tüketici toplumuyuz, kolayı seçip kendimizi geliştirmeyi sevmiyoruz, sınıfsal olarak orta kesim tamamen atalet ve vurdumduymazlık içinde, elişi dersleri yok artık ya da ciddi spor dersleri. Bilgi kaynağı ve eğlence dikdörtgen bir çerçevede senin "seçtiğin" kanallarda, tüm dünya sözde internetle ayaklarının altında, aybaşı maaş versinler ama ay boyunca hiç bi iş yapmayayım, katkıda bulunmayayım, insiyatif kullanmayayım, görevimi yapayım, düşünmeyeyim, üretmeyeyim, sorgulamayayım, şüphe etmeyeyim, olduğu gibi kalsın herşey, aman bana dokunmayan bin yıl yaşasın vs. Bu tip yaşayan bi sürü insan var ve biz heyecanla bişeyler yapıp kendimizi geliştirmeye, bişeyler üretip bişeyler yapmaya çalıştığımızda onlar dönüp bize küçümseme ile karışık tasvip etmemeyle bakarlar. Ne diyeyim, hayatı kendilerine zehir edenler onlar, layığını buluyorlar, hani demişler ya: "müstahak onlara efendim, müstahak!" Emeğe saygı duymayan bir topluma benim de saygım yok...
Emrenin anlattığı tarzda yaşamayı seçen o kadar çok insanla çalışmak zorundayım ki, katkıları olmadığı gibi kendi asil işlerini bile nasıl yapsamda başkasına yıksamın peşindeler. Sen işin olmayan bir şeye talip olur da yaparsan, sana da enayi gözüyle bakıp, alay etmeleri de cabası. emeğe saygısızlığın başka bir çeşidi ols gerek.Aynı ortamda 100 kişiden fazlayız, yukarıdaki tanım dışı insan bir elin parmakları kadardır. Bugün maaş günü, sabah baktım herkesten önce hak ettikleri parayı çekmek için ATM'nin önünde sıraya girmişler.
-
İnsanların hangi koşullar altında üretken olduğuna dair önemli bir görüş için Bertrand Russel'ın "Aylaklığa Övgü"sünü okuyun derim. Ana fikir "İnsanların boş vakti varsa bir şeyler yapabilmek için imkanları da olur." gibisinden bir şey.
-
. Maalesef "delikanlılar Çanakkalede öldü" ve geriye kalan nesil yine maalesef biraz artık kısım.
pr
Artık bir nesiliz ha... :o
-
Toplumun geneline baktığımızda bir kaygı duyuyorsak, tüm dünya bizim vatandaşlarımızdan çekiniyorsa, gurbetçilerimiz bulunduğu ülkenin ne kadar kirli işi varsa içindeyseler, birçok büyük aktiviteye (spor müsabakaları, konserler vs ) ailemizle gitmekten çekiniyorsak gibi bir çok sebepten dolayı doğru bir nesil olmadığımızı düşünüyorum. Üstelik nüfusün %99 luk kısmı hoşgörü dinine mensupken bunlar oluyorsa durum bana kaygı verici geliyor. Mevlanayı, Yunus Emreyi, Aşık Veyseli bağrından çıkarmış bir toplumken kadın döveni imparator, uyuşturucu kullananı baba, alkoliği diva, bedenini sergileyeni superstar, gay olanı megastar yapmışız.Cep telefonu melodisi Aşık Veysel çalan birine yobaz yakıştırması yaptığımız gerçeğini gözardı edemiyorum işte. Üstelik ülkemdeki hamuru güzel pişimi yanlış insanlar maalesef dünyayı tozpembe görmeye devam ediyor. Girin youtube'a tamamen yurtdışı ile ilgili videolara alakasız yorumlara ve küfürlere bakın kime ait. Heryerde biz varız. Durumun olumlu yanları da elbette var. Ben biraz diğer tarafı göstermeye çalıştım
Not: Yazımı baştan sona tekrar okudum da klavye başında içimdeki diğer ben açığa çıkıyor sanırım. Çünkü çevremde her olaya olumlu bakan pozitif biri diye bilirler beni :)
-
Yorgun bir milletin bezgin çocuklarıyız ..
Bu arada konudan biraz farklı bir boyuta mı geçtik?
-
Hem evet hem hayır. Evet çünkü konu biraz dallanıp budaklandı. (Sayemde :) )Ama anladığım kadarıyla ortak tutkularımız tesadüf değil. Herkes kendince bir sebebe bağladı. Yine anladığım kadarıyla herkes bu ortak tutkulardan da memnun. Samimiyet ortamını sağlayan tam olarak bence bu.
Saygılar
-
motosiklet kullanmak,binicilik, avcılık,dağcılık, atıcılık, okçuluk, dövüş sanatları vb. survival hadiselerle ilgilenmek,bir nebze olsun testosteron seviyesiyle açıklanabilen bişeymiş gibi geliyor bana. bir erkeği iyi bir binici, kahraman bir savaşçı, rekortmen bir atlet yapan hormonumuz...
fakat hobi olayı başka. bu konuda benimsediğim görüşü aklımda kaldığı kadarıyla çok kabaca yazmak isterim müsadenizle;
insan olarak dünyadaki maceramızın temel amacı, içimizdeki kötülüklerden kurtulup, özgür irademizle seçimlerimizi iyiden yana kullanmak, olgunlaşmak "insan-ı kamil" olmaktır. Bu yolculuğun sonuna Sufizm'de Fenafillah, Budizm'de Nirvana denir. Buna ulaşabilen nadir insanlara da ermiş deriz.
bu amaç doğrultusunda ilerlememize yardımcı olan bir de görevimiz vardır. bu hayati görevi rahtlıkla yerine getirebilmemiz için ise benzersiz özellik ve yeteneklerle donatılmış bir halde hayata başlarız. Fakaaat çok azımız, hayat akıp giderken bu görevimizin farkına varırız, daha azımız yeteneklerimizi keşfederiz, çok çok daha azımız ise bu görevimizi meslek ediniriz ve bu yeteneklerimizi mesleklerimizde kullanarak hayatımızı kazanırız.
sonuncusu yani, şanslı azınlıktan iseniz işinizi yaparken asla yorulmaz, sıkılmaz ve yılmazsınız. bilakis işiniz sizin tutkunuz olur, çalışırken huzurlu ve mutlu olursunuz, işe gitmek için yatağınızdan fırlayarak kalkar heyecanla işinize koşarsınız, genelde işe gittiğiniz gün değil öbür gün yada birkaç gün sonra eve gelirsiniz. dolayısıyla başarı kaçınılmaz olur. işte dünyamızın kaderini, tarihin akışını değiştiren sanatçılar ve bilim adamları bu azınlıktandır.
hobilerle ne ilgisi var ;
hayattaki görevini ve yeteneklerini keşfetme yolunda ilerleyen ve daima bir arayış içinde olan fakat hayatını kazanmak için çok başka işler yapan insanlar, keşfettikleri yetenekleri doğrultusunda hobiler edinirler. hobileriyle meşgul oldukça içlerindeki boşluğu biraz olsun doldurur, huzur bulurlar. neticesinde de hobilerini severler hobidaşlarını ise önyargısız, kayıtsız şartsız severler....
selamlar......
-
sonuç eylem ve teoman abinin dediği ortak kanıya çıkıyor biz testesteronu yüksek erkekleriz :D
-
" sonuncusu yani, şanslı azınlıktan iseniz işinizi yaparken asla yorulmaz, sıkılmaz ve yılmazsınız. bilakis işiniz sizin tutkunuz olur, çalışırken huzurlu ve mutlu olursunuz, işe gitmek için yatağınızdan fırlayarak kalkar heyecanla işinize koşarsınız, genelde işe gittiğiniz gün değil öbür gün yada birkaç gün sonra eve gelirsiniz. dolayısıyla başarı kaçınılmaz olur. işte dünyamızın kaderini, tarihin akışını değiştiren sanatçılar ve bilim adamları bu azınlıktandır.
hobilerle ne ilgisi var ;
hayattaki görevini ve yeteneklerini keşfetme yolunda ilerleyen ve daima bir arayış içinde olan fakat hayatını kazanmak için çok başka işler yapan insanlar, keşfettikleri yetenekleri doğrultusunda hobiler edinirler. hobileriyle meşgul oldukça içlerindeki boşluğu biraz olsun doldurur, huzur bulurlar. neticesinde de hobilerini severler hobidaşlarını ise önyargısız, kayıtsız şartsız severler.... "
bu kelamın üzerine birşey denmez artık diyeceğim, ama bırde şu durum var mecbur kalıpta sevmedığınız işi yapmak zorunda kalırsanız..? ;)
sevdiğim şeyleri yaparken , "daima daha iyisi olmalı..!" gibi bir prensibim var. aslında içten gelen birşey amaaa.. sevmediğim bir şeyi yapmak resmen eziyet gibi geliyor
-
sevmediği işi yapmak zorunda kalan yada yaptığı işi sevmeyen bedbaht insanlardan biriyim malesef :'(
sonuç eylem ve teoman abinin dediği ortak kanıya çıkıyor biz testesteronu yüksek erkekleriz :D
yada testosteron seviyesi devamlı değişen diyelim. ;D
-
Zorundalık bazen insanın kafasında yarattığı bir kavram ;)
Teoman'ın dediklerine aynen katılıyorum, hobi iken hobisi işe dönüşenler gibi bir mutlu azınlık daha var O0
-
Zorundalık bazen insanın kafasında yarattığı bir kavram ;)
Teoman'ın dediklerine aynen katılıyorum, hobi iken hobisi işe dönüşenler gibi bir mutlu azınlık daha var O0
yakında bu azınlığın içinde olabilirim :)
-
:2up Harika olur Taner, Türkiye'de hamonlu bıçak istatistiğinde ciddi oynama olur :D
-
Erkeğin içgüdüleri bizim bu tercihlerimizi büyük oranda açıklıyor. Bir erkeği bu saydıklarından uzak tutmaya çalışmak sağlıksız sonuçlar doğurur diye düşünüyorum.
Bunlar için bence yeniden doğmaya gerek yok aslında. Dedelerimizin hayatı üstüne önce babamızınkini sonra da bizimkini koyunca ortaya çıkan şey bizim ömrümüzün de ötesinde bir şey. Sanki onlardan bize geçen üç beş genden fazlası gibi geliyor bana.
Bu cevabı çok tuttum :2up
-
Tek cümleyle açıklayacak olursam. Atalarımızdan gelen genlerimizle alakalı. Türk olmanın karakteristik özelliği diye düşünüyorum.
Saygılar
:2up :2up
-
Zorundalık bazen insanın kafasında yarattığı bir kavram ;)
Teoman'ın dediklerine aynen katılıyorum, hobi iken hobisi işe dönüşenler gibi bir mutlu azınlık daha var O0
Çok şükür ki bende bu azınlıktanım 8)
-
Türk olmakla her zaman gurur duymuş biri olarak maalesef buna katılmıyorum. Avrupa'da ve Amerika'da bizler gibi bu duyguları yoğun yaşayan ve hatta daha fazla zaman ayıran binlerce insan var. Teknolojiden kendini soyutlamış tamamen doğadan elde ettikleriyle yaşamını sürdüren bir sürü insan var ve buna bir akım gözüyle bakılıyor. Kendi toprak kabını,ipini,aşını doğal malzemelerle yapıyor, bıçak balta dolaşıyor. Bizde ise meczup, garip,avare, ormanın delisi vs gibi nitelendiriyorlar.
Kendin yap (DO IT YOURSELF - DIY) gibi birşeyi yeni yeni öğreniyoruz. Bizde henüz bir forumun alt başlığı olarak varken yurtdışında onlarca forum yanında aktif klupler var. Üreticileri (Bosch-Dremel vs) web sitelerine DIY projeler koyuyor. Evin garajında bir atölye hemen hemen herkeste varken biz duvar delmeye usta çağırıyoruz.
Kıtadan kıtaya at koşturup 100 yıl öncesine kadar dünyanın en büyük savaş galibiyetini almış bir millet olarak evde bıçak bileyen kalmadı. Onların arkansasına karşılık bizim ne yağ taşlarımız var ama bıçak bilemek için ucuzluk pazarından tırpan taşı alıyoruz. Kurbandan kurbana dışarıda bıçak biletiyorlar.
Olayın maddi imkanlarla 6136 ile falan alakası yok bence. Daha önce de yazdım bu forumda. Maalesef "delikanlılar Çanakkalede öldü" ve geriye kalan nesil yine maalesef biraz artık kısım. Buradaki ve diğer forumlardaki ortak paydada buluştuğum dostlarımı eleğin üst kısmında kalan çanakkaleye yakışır insanlar olarak gördüğümü de belirtmek isterim. Buna ortak bir noktamın olmadığı ancak maket,rc arabalar, telsizcilik vs gibi hobi sahibi "dolu" insanları da ekleyebiliriz. "E öyle bakınca bir sürü insan var" desek de işyerimde 780 kişi var ve 210 kişi üniversite mezunu. Hobi sahibi sadece 6 kişiyiz. (2 fotoğraf, 1 rc maket, 2 telsizci ve ben). 100 küsür kişilik yakın akraba sülalemde maalesef tekim. Evet hepsi bişeylerden birazcık hoşlanıyor, balığa falan gidenler var ama bir olta ile. Araziye çıkan var ama sadece bir mangal bir tabure, ava giden var ama bir tüfek ve o an bayiden hangi fişek denk geldiyse. Yani işi hakkıyla yapan insan sayısı dikkat ederseniz oldukça az durumda. Bu yüzden "BİRBİRİMİZİN KIYMETİNİ BİLELİM DOSTLAR"
Saygılar
Son derece haklısın ve kalpten katılıyorum Hayricim...
Sevgiler,
-
herkez aynı değildir kaçkişi demircinin demir döverken örsten çıkan o caaanım çınlama sesinden haz duyar ben bir kamp ateşinin etrafında oturup gece yıldızlara bakarak uykuya dalmayı sever bence askişi onu bunu bilmem ben burda yazılanları okuduğumda beni tarif ediyor bencede birbirimizin kiymetini bilelim saygılar .
-
av, balık, off road, piknik vs, vs benim için = Ö Z G Ü R L Ü K