Bıçak Sanatı - Forum
Atölye Muhabbeti => Bıçakçılık => Konuyu başlatan: emrekipmen - 04 Mayıs 2011, 19:43:36
-
Merhaba arkadaşlar, atölyede yoğun bir gün sonunda tüm gün kabzaların balçak ve pin yerleşimleri üzerine çalıştıktan sonra kendi bıçaklarımda içgüdüsel uyguladığım bazı şeyleri burada açıklama gereği duydum çünkü forumda hiç işlenmemiş bir konu...
Öncelikle temel konu bıçağın aksisi, bu bıçakta saptanmadan uygulanacak kabza büyük ihtimalle görsel olarak problemli olacaktır:
Bıçağın profilinde bizi ilgilendiren iki axsis var, birisi yatay diğeri dikey. Resim 1'de bu aksisler görünüyor. Matematiksel olarak genel alışkanlık yataya X düşeye Y aksisi demektir, biz de öyle yapalım. Bu axis olayı tamamen sezgisel bir şey bence çünkü görsel elemanların ağırlığı ile ilgili birşey. Resim 2'de gördüğümüz axisler yanlış yerleştirilmiştir, bunu göz hemen farkediyor, ama tam olarak neden olduğu biraz muamma. Bu bıçakta çok bariz aksis ama bazı bıçak tiplerinde bunu saptamak son derece zor olabiliyor.
-
Devamı var ;D
Biraz yemek yiyeyim döneceğim :)
-
teşekkürler ve afiyet olsun Emre. çok merak ettiğim bir konuyu açtın, merakla bekliyorum :2up
-
Aksisi saptamak işin önemli bir kısmı, bu kabzayı tasarlarken size dayanak noktası olacak.
Ancak bu sadece bir yardımcı, asıl önemli olan kabzanın namluya göre dengesi ve taşlama eşiği, uç biçimi ve kuyruğunun kıçının şekline göre kabza veya balçak şeklini belirlemektir. İlk yapılacak şey kabzanın veya balçağın önünün yerleşimi ve biçimi.
Örneğin yuvarlak ön kenar istiyoruz. Bunun yerini nasıl belirleyeceğiz? Öncelikle bu tamamen kişisel bir tercih değil, bunun yanında ağırlık dengesini ve ergonomiyi etkileyen faktörler. Bu yüzden kaçınmak gereken şeyler var.
Bunlardan birincisi ricasso (taban) büyüklüğü:
Resim 1'de ricassoyu çok küçülttük ve görsel olarak biraz dengesiz oldu:
Resim 2'de ise ricasso aşırı büyüdü, ayrıca işaret parmağının geleceği yere balçağı getiremedik, tutuş çok arkaya kaydı...
-
Doğru yerleştirme yok, ama en azından dengeli bir bölge var. İlk resimde bu hayali bölgeyi boyadık. Bu bölge hem ergonomik hem de görsel olarak en optimum bölge.
Resim 2'de bir kabza önüne karar verdik. Bu basit ama güvenli bir tip kabza başlangıcı. Herhangi bir eğri değil de bir çember parçası şeklinde bir çizgi çoğu bıçak tipine uygun olur. Ancak bu çemberin çapı çok önemli, aşırı geniş bir çember parçası çok farklı bir etki verir (resim3) Bu tip bir çizgiyi bence biraz daha öne çekebilirdik...
Çok küçük çaplı bir çember parçası ise fazlasıyla ricassoyu daraltacak (resim4), bu yüzden daha geriden başlamalı kabza...
-
Bu anlattıklarım asla kati doğrular değildir, tamamen kendi fikrimi ve deneyimimi paylaşma açısından, yaptığım bıçaklarda kabzayı tasarlarken nelere dikkat etmeye çalıştığımı kabaca açıklama gayretidir sadece... Şimdi atölyeye geri dönüyorum, yarın devam ederim konuya, başımda 20 kadar bıçak var, hepsi teker teker ölçülüp biçilip pim yerleri ve kabza biçimleri tasarlanacak buna göre delikleri delinecek, açıkçası taşlaması daha kısa sürüyor :(
-
Gerçekten çok gerekli bir konuydu sağol ustam kolay gelsin.
Saygılar...
-
İyi bir konuya değinmişsin, eline sağlık.
-
Teşekkür ederim ustam güzel bir yere değinmişsiniz ama aksis yanlış bir terim doğrusu apsis olcak .
-
Emre Ustam; Önümde yapılacak 3 tane kabza olduğunu varsayarsak verdiğin bilgiler altın değerinde. Teşekkürler. :2up
-
Teşekkür ederim ustam güzel bir yere değinmişsiniz ama aksis yanlış bir terim doğrusu apsis olcak .
Emre, frenkin eksen anlamında kullandığı 'axis'i yazmış yani doğru. Apsis de lisedeki analitik geometri dersi günlerinin Laurel & Hardy ikisili olan apsis - ordinat'tan biriydi. Yamulmuyorsam...
-
ayy hortladığı iyi oldu, unutmuşum konuyu yazdığımı ve yarıda kaldığımı. Akşam zaman kalırsa oturup biraz daha gevezelik yapayım ;D
-
biz okulda hep apsis diye görüyoruz
-
Doğru; iki eksen/aksis'den birinin adı apsis. Ancak Emre "iki aksis" diye kullanmış yani Emre'nin kullanımı doğru.
Emre, bu estetik konusu çok dipsiz bir kuyu. Oluşturulabilecek prensipler, şablonlar, kurallar da haliyle çok zaman öznel oluyor. Benim beğenmeyeceğim rengi Çinli'nin tercih etmesi gibi içinde göz zevkini barındıran şeyler fazlasıyla değişken olabiliyor. Ancak bir şeyler ortaya koymadan da ortaya bir tarz çıkmıyor.
-
Doğru; iki eksen/aksis'den birinin adı apsis. Ancak Emre "iki aksis" diye kullanmış yani Emre'nin kullanımı doğru.
Emre, bu estetik konusu çok dipsiz bir kuyu. Oluşturulabilecek prensipler, şablonlar, kurallar da haliyle çok zaman öznel oluyor. Benim beğenmeyeceğim rengi Çinli'nin tercih etmesi gibi içinde göz zevkini barındıran şeyler fazlasıyla değişken olabiliyor. Ancak bir şeyler ortaya koymadan da ortaya bir tarz çıkmıyor.
"Gelişine vuruyorum topa" mı diyorsun yani
-
Doğru; iki eksen/aksis'den birinin adı apsis. Ancak Emre "iki aksis" diye kullanmış yani Emre'nin kullanımı doğru.
Emre, bu estetik konusu çok dipsiz bir kuyu. Oluşturulabilecek prensipler, şablonlar, kurallar da haliyle çok zaman öznel oluyor. Benim beğenmeyeceğim rengi Çinli'nin tercih etmesi gibi içinde göz zevkini barındıran şeyler fazlasıyla değişken olabiliyor. Ancak bir şeyler ortaya koymadan da ortaya bir tarz çıkmıyor.
"Gelişine vuruyorum topa" mı diyorsun yani
:D
Devam edeyim:
Her türlü estetik görüş, aynı ahlak konusu gibi bir ölçüde subjektif bir konudur tabii ki. Yine de estetik tamamen subjektiftir demek de tam doğru olmaz. İnsanın genetik kodlaması, tabiata bakışı, şekilleri algıladığı duyu organlarının her bireyde az çok aynı mekanizmaya sahip olması yüzünden estetik algılayış kültürel ve bireysel etkilenimlere sahip olsa da, simetri, orantı, denge gibi biçimsel görüngüler bu açıda genel geçer bazı ortak özellikler belirliyor...
Bir domatesi ele alalım. Bu obje öncelikle fonkisyonel anlam içerir, onu kullanırız, yeriz, suyunu içeriz, ezeriz salça yaparız, kuruturuz vs. Bu objenin estetiğinden bahsedebilmek için onun biçimini ele almamız gerekir. Her doğal yapı gibi kendi içinde belli bir denge barındırır, rengi alımlı olabilir, şekli simetrik olabilir, olmayabilir. Ancak bu konuda tüm yargılarımız domatesin kullanımını içeren deneyimlerden beslenir. Yani domates görmemiş bir afrika yerlisinin yargısı bizim yargımızdan daha objektif olacaktır.
Bıçağı da bu açıdan değerlendiriyorum. Kendi başına mesela bir heykel veya dans gösterisinden farklı olarak bıçak ne olursa olsun fonksiyonu üzerinden öncelikle değerlendirilir. Estetik bu açıdan bence bıçağın fonksiyonunu ön plana koyacaktır. Öncelikle keskinlik, ergonomi, büyüklük, kalınlık, genişlik, namlu biçimi - eğimi, amaçlanan kullanımına uygunluğu, çelik seçimi, kabza malzemesi, bunun işlenme şekli ve amaçlanan tutuşa uygunluğu vs. vs...
Bu açıdan baktığımda kabza estetiği hakkında fikirlerimi sadece ve sadece kullanımından bağımsız olarak, sadece bir biçim olarak kabzaya uygulamanın anlamsız olacağını söylemeliyim. Örneğin perçin büyüklüğü ve yerleşimi bir kabzada görsel olarak hoş görünebilir ancak kabzanın dayanımını etkileyebilir. Yetersiz yerleştirilmiş küçük ve sayıca eksik pinler ile büyük ve zorlu kullanım görecek bir kabzada hoş görünse bile fonksiyonel olarak eğer bıçaktan anlayan bir kişi açısından bakıyorsak estetik değildir. O kişiyi görür görmez rahatsız edebilir. Ya da parmakların kavrayacağı bölgelerdeki eğimler bıçağın ergonomisini olumsuz etkiliyorsa kabza istediği kadar muhteşem görünsün estetik değeri düşüktür bir kullanıcı için.
Bu noktada bence örnekler üzerinden gitmem daha doğru olacak sanırım...
-
(http://28.media.tumblr.com/tumblr_lfyt3lxaDg1qa6r3yo1_500.jpg)
İlk örnek olarak şu çok ünlü Jay Fisher'in tipik bıçaklarından birini ele alalım. Fikirlerinizi merak ediyorum. Ondan sonra ilk konu olarak ele almak istediğim şekillerin ağırlık dengesi, materyal seçimi ve kullanım açısından kabza tasarımı meselesine dalalım...
Bu bıçağın kabzası üzerine değerli fikirlerinizi bekliyorum:
-
Zamanında başka bir projede uğraşırken Çinliler de bize bağlıydı. Onlarınpazarı için yapılan cihazlar hem mekanik hem de renk tercihi olarak bizden çok çok farklıydı... Anlatılmaz.
-
Zamanında başka bir projede uğraşırken Çinliler de bize bağlıydı. Onlarınpazarı için yapılan cihazlar hem mekanik hem de renk tercihi olarak bizden çok çok farklıydı... Anlatılmaz.
Yani bu konuyu kapatalım mı? Anlayamadım ::). Dert değil, benim de pek zamanım yok iki lakırdı yazmaya zaten. Çinlilerin estetik anlayışı Türklerden farklı demek 1=1 demek gibi bişey, bir önerme içermiyor. Benim anlamaya çalıştığım bir katana hem bir Japon için hem de ne bileyim, bir eskimo için de estetik olabilir mi? ya da kötü yapılmış bir kabza kültürden bağımsızca kötü olabilir mi? Bence olabilir. Siz ne düşünüyorsunuz onu merak ediyorum.
Ama konu ilgi çekmiyorsa bu konuyu kaldırabilirim, sorun diil...
-
Jay fisherın resımdekı bıçağı için diyeceğim parmak oyugunun orada sankı işleme var bu oldukça rahatsız eder benı.
bıçakta görsellık önemlımıdır evet önemlıdır ancak ergonomı helekı kabzede çok daha önemlıdır.
mesela Emre usta bendekı damast,ı görmüstün fena bıçak değildı ancak kabze berbattı. balçak kısmı kalın tuhaf kavranması zor bır yapıya sahıptı. hanı nasıl desem guven vermeyen rahatsız bır yapıya sahıptı . ;) akabınde gıttı..
-
Jay fisherın resımdekı bıçağı için diyeceğim parmak oyugunun orada sankı işleme var bu oldukça rahatsız eder benı.
bıçakta görsellık önemlımıdır evet önemlıdır ancak ergonomı helekı kabzede çok daha önemlıdır.
mesela Emre usta bendekı damast,ı görmüstün fena bıçak değildı ancak kabze berbattı. balçak kısmı kalın tuhaf kavranması zor bır yapıya sahıptı. hanı nasıl desem guven vermeyen rahatsız bır yapıya sahıptı . ;) akabınde gıttı..
Bilmez miyim? Acaip rahatsız bir bıçaktı bence de. Sadece vitrinde durmaya gitti ise ne ala, ama kullanmaya çalışanı
baya bir küfrettirir :D
-
Forumdaki çoğu kişi bir simetri hastası olarak gözüme çarpan ilk şeyi yazıyla anlatmam mümkün olmadığı için resimde anlatmaya çalıştım. Benim bu tip bıçaklarda dikkat ettiğim ilk nokta; kabzedeki ve sırttaki eğimin eşit devam ettiği yere kadar kısımları karşılaştırmak oluyor sanırım. Beğenip resimlerini kaydettiğim bıçaklara şöyle bir baktım da genellikle bu tip eşitliği sağlayanları seçmişim.
-
Jay fisherın resımdekı bıçağı için diyeceğim parmak oyugunun orada sankı işleme var bu oldukça rahatsız eder benı.
Bu benim de ilgimi çeken bir konu, olduk olmadık her yerde eğe işi konusu beni de irite ediyor açıkçası, hele tutuşu rahatsızlaştırabilecek noktalara yapılmasını hep yadırgamışımdır...
Forumdaki çoğu kişi bir simetri hastası olarak gözüme çarpan ilk şeyi yazıyla anlatmam mümkün olmadığı için resimde anlatmaya çalıştım. Benim bu tip bıçaklarda dikkat ettiğim ilk nokta; kabzedeki ve sırttaki eğimin eşit devam ettiği yere kadar kısımları karşılaştırmak oluyor sanırım. Beğenip resimlerini kaydettiğim bıçaklara şöyle bir baktım da genellikle bu tip eşitliği sağlayanları seçmişim.
Çok çok güzel bir noktaya parmak bastınız. Bu simetriyi de hemen farketmeniz takdire şayan :2up Bu tabii bu tip bıçaklar için mümkün bir simetri, diğerlerinde (daha büyük veya daha küçük bıçaklarda) iş ya eğimin dengeli bir şekilde devam etmesi, bazı durumlarda "altın orantı" durumuna varıyor...
-
Emre, yolladığın resimdeki bıçak, form olarak çok hoş .... Ancak bende bu bıçağa sahip olma isteği uyandırmıyor.
Bununun en büyük sebebide "kabzasının süslü" olması diyebilirim basitçe anlatmak gerekirse....
Bu tip kabza ve bıçaktaki bana göre gereksiz ayrıntılar bende itici bir görüntü yaratıyor.
Birde bıçağın boyu çok büyük değilse parmak oyuğu, korugan gibi ayrıntılar hem gözü hemde kullanımı olumsuz etkiliyor bence...
Ayrıca estetiğin aynı coğrafyada yaşayanların ortak olarak hissettikleri bir şey olduklarını sanmıyorum.
Örneğin ben, ata mirası olarak algılıyo ve duygulanıyor olsamda bıçakta Anadoluya has motifleri sevmem yani beni heycanlandırmaz.Dahası bu durum bir Japon Katanası içinde geçerli.....Beni çokta cezbetmiyor hatta senin yaptığın bir av bıçağı beni daha çok heycanlandırıyor. ;)
Seni doğrumu anladım yoksa alakasız birşeyler mi yazdım bilmiyorum ::)
-
Genelde herkezin beğenisini alan, hayatın birçok kısmında bilmeden karşılaştığımız altın orantı diye birşey var ya sanırım bu bıçaklarda da söz konusu. Hatta bir arkadaşım birçok sanatçının eserlerinde el yordamıyla hiç hesap yapmadan bile bu oranı içgüdüsel olarak kullandıklarını söylemişti.
-
Genelde herkezin beğenisini alan, hayatın birçok kısmında bilmeden karşılaştığımız altın orantı diye birşey var ya sanırım bu bıçaklarda da söz konusu. Hatta bir arkadaşım birçok sanatçının eserlerinde el yordamıyla hiç hesap yapmadan bile bu oranı içgüdüsel olarak kullandıklarını söylemişti.
+1
bazen yaptığım bır bıçak elıme öyle rahat gelıyorkı , hanı nasıl dıyeyım varla yok arasında bırsey . bazısında aynı bıcağı yapıyorum ancak o ergonomıyı yakalıyamıyorum.
bırde ölçu falan kullanmam . tamamen içgüdüsel cızımlerım ve yaptıklarım . bazen yaptığım bıçak çızımdekı ıle uzaktan yakından alkası olmuyor..
-
Kesinlikle ustalığın altın oranla olan ilişkili olduğunu düşünüyorum ben de. El alışkanlığı dedikleri şeyin bir kısmı da ölçüp biçmeden önce göz kararı ile bazı dengeleri yakalaması olabilir. Kısaca bizim gözümüze sebebini bilmediğimiz şekilde hoş geleni yapmak = ustalıktır derim.
-
Emre, yolladığın resimdeki bıçak, form olarak çok hoş .... Ancak bende bu bıçağa sahip olma isteği uyandırmıyor.
Bununun en büyük sebebide "kabzasının süslü" olması diyebilirim basitçe anlatmak gerekirse....
Bu tip kabza ve bıçaktaki bana göre gereksiz ayrıntılar bende itici bir görüntü yaratıyor.
Birde bıçağın boyu çok büyük değilse parmak oyuğu, korugan gibi ayrıntılar hem gözü hemde kullanımı olumsuz etkiliyor bence...
Ayrıca estetiğin aynı coğrafyada yaşayanların ortak olarak hissettikleri bir şey olduklarını sanmıyorum.
Örneğin ben, ata mirası olarak algılıyo ve duygulanıyor olsamda bıçakta Anadoluya has motifleri sevmem yani beni heycanlandırmaz.Dahası bu durum bir Japon Katanası içinde geçerli.....Beni çokta cezbetmiyor hatta senin yaptığın bir av bıçağı beni daha çok heycanlandırıyor. ;)
Seni doğrumu anladım yoksa alakasız birşeyler mi yazdım bilmiyorum ::)
Kesinlikle senin öznel fikirlerini yansıtması açısından önemli, ancak bu aslında benim tezimi çürütüyor :D Bu durumda dünyanın en mükemmel katanası bile dünyanın biyerlerinde birileri tarafından beğenilmeyebilir, bu durumda Eylem haklı sanırım konunun bir ele alınır tarafı kalmıyor mantıken :(
Genelde herkezin beğenisini alan, hayatın birçok kısmında bilmeden karşılaştığımız altın orantı diye birşey var ya sanırım bu bıçaklarda da söz konusu. Hatta bir arkadaşım birçok sanatçının eserlerinde el yordamıyla hiç hesap yapmadan bile bu oranı içgüdüsel olarak kullandıklarını söylemişti.
Altın orantı aslında çok tartışılan bir konu olmasına rağmen evrenin temel matematiğinin bir yan ürünü olarak belki de çok yerde doğal olarak ortaya çıkan bir orantı. Bu kadar temelde yatan bu orantının bizim iç güdüsel olarak "güzel" tanımımızı etkilemediğini düşünmek biraz zor gerçekten.
Genelde herkezin beğenisini alan, hayatın birçok kısmında bilmeden karşılaştığımız altın orantı diye birşey var ya sanırım bu bıçaklarda da söz konusu. Hatta bir arkadaşım birçok sanatçının eserlerinde el yordamıyla hiç hesap yapmadan bile bu oranı içgüdüsel olarak kullandıklarını söylemişti.
+1
bazen yaptığım bır bıçak elıme öyle rahat gelıyorkı , hanı nasıl dıyeyım varla yok arasında bırsey . bazısında aynı bıcağı yapıyorum ancak o ergonomıyı yakalıyamıyorum.
bırde ölçu falan kullanmam . tamamen içgüdüsel cızımlerım ve yaptıklarım . bazen yaptığım bıçak çızımdekı ıle uzaktan yakından alkası olmuyor..
Aynen ustam, tüm ön tasarımlar tamamen yapım sırasında yeniden yorumlanıyor, aynen. Modeller üzerinden yola koyulayım dedim ama aynı modelden iki bıçağın bile alakası kalmıyor elimde şekillendikçe.
-
Ha? :o
-
Valla bir sözle tüm konunun içini boşalttım mı yani ustam. :D
Dünyada çok nadir şeyler oybirliğiyle kabul görüyor, bu kabul görmede de toplum baskısı bana göre büyük önem taşıyor.
Yani dünyanın en ünlüi katanası bile benim gibi birinde beklenen o hayranlığı yaratmayacak ancak yine o hayranlığı yaşamayan birçok kişide kalabalığa aykırı düşmemek için o hayranlığı yaşıyor gibi yapacak.
Bu işte bence aynı coğrafyayı aynı kültürü paylaşanlar değilde aynı kafadan kişiler büyük uyum ve tutarlılık gösteriyor.
Hatta bir bıçaktan beklentisi aynı olan kişeler muhtemelen bıçak dışındaki hobilerinde, yaşam tarz ve bakış açılarında da benzerlik gösteriyorlardır desem abartmış olmam ya da olur muyum ::)
-
Ha? :o
:D Hımm ::)
-
Yok, ben yazdığım bir iki satırdan o kadar çok anlam çıkmasına, üstelik de yanlış anlaşılmama şaşırdım.
-
Yok, ben yazdığım bir iki satırdan o kadar çok anlam çıkmasına, üstelik de yanlış anlaşılmama şaşırdım.
Anlayışlı birisiyim galiba O0
-
madem altın orandan laf açıldı bir istatistikçi olarak iki kelam etmek isterim. altın orana kısaca genel anlamda göze güzel gelen nesnelerin en-boy, eğim gibi ölçüleridir. doğada neredeyse her yerde altın oran vardır. mesela elimizden dirseğimize kadar olan bölümün uzunluğunu tüm kol uzunluğumuza bölersek altın oranı buluruz aynı şekilde parmaklarımızın ilk boğumunun tüm parmak uzunluğuna bölümü=altın oran. altın oranlı bir dikdörtgenin uzun kenarına altın oran nispetinde küçük bir dikdörtgenin kısa kenarını eklerseniz ve bu hareketi devam ettirirseniz salyangoz kabuğu elde edersiniz :) yaptığımız çok ilginç bir analizi de aktarmak isterim hazır çenem düşmüşken. insanlara değişik en/boy oranına sahip 10 adet eşkenar dörtgen gösterip en güzel ve en çirkin olanları söylemelerini istemişler. en güzel olarak altın orana sahip olan yaklaşık %80 civarı oy almış. ilginç olansa 1000 deneğin hiçbiri bu dikdörtgene çirkin olarak oy kullanmamış.
-
Ben ergonomiden cok anlamam ama nedense bu adamin yaptiklarina genel olarak isinamadigimdan iila da bir sey soyliyeyim istedim. - gerci sen once kabza ergonomisi demissin ama - Fisher askeri tipte urunleriyle cok ovunen bir adam ama savas bicaklarinda icbukey taslamali fazla nazik formlar kullaniyor ve ustune ustluk bir de " kardesim ben binlerce dolarlik yatirimi , jigiyle , kurulumu ile , bu form icin yaptim " demiyor da , "en ustun form budur, begenmeyen almasin " seklinde bir uydurmacayi da saf amerikan koylu cocuguna yutturmaya calisiyor. Bu ornekten yola cikarak savas bicaklarinda kabza malzemesi olarak son derece agir ve kirilgan birtakim nadide taslar kullaniyormus hazret. Iki metreden dusursen tuzla buz. Bir de binlerce dolar bu bicaklar. Boyle bir adam mutlaka ergonomide de yanlislar yapmistir. Mesela bana sorarsan - ve illa da ergonomi dersen - fisher bicaklarinda kabza arka ucunun kus gagasi sekline bir turlu isinamadim mesela.
not: bir de balcaklari cok mu buyuktur nedir ?
-
Ben de aynen buna getirecektim Burak. Bıçakların kullanım amacı ile kullanılan teknikler ve malzemeler uyumlu olmalı. Jay fisher'ın en büyük eksikliği bu bence.